3. Hukuk Dairesi 2020/6003 E. , 2021/8644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; avukat olduğunu, davalı şirketin asliye hukuk mahkemesinde açtığı davada diğer davalının vekili olarak yer aldığını, yargılama devam ederken davalıların sulh olduklarını ileri sürerek, lehine tahakkuk eden ilam vekalet ücretinden şimdilik 10.000 TL"nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı organize sanayi bölgesi; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının 2006 yılından beri devam eden davasına Yargıtay aşamasında vekil olarak eklendiğini, dosyaya herhangi bir dilekçe sunmadığını, taraflar arasında imzalanan avukatlık ücret sözleşmesinin standart avukatlık ücret sözleşmelerinden farklı olduğunu, davacının kurumun avukatlığını yapabilmek adına imzaladığı sözleşmede karşı taraftan alınacak vekalet ücretinden kendisinin vazgeçtiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı şirket; davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, diğer davalı ile imzaladığı protokol ve protokol kapsamında Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/613 esas sayılı dosyasında verilen karar gereği kendilerinden her ne nam ve ad altında olursa olsun bedel talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine yönelik olarak verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 21/03/2017 tarih, 2016/17459 E.-2017/3441 K. sayılı kararıyla, davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılarak işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile 10.000 TL"nin davalı Gebze Organize Sanayi Bölgesi Tüzel Kişiliğinden 03/08/2015 tarihinden, davalı Gezer Endüstri İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş."den 07/08/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Bir davada görev yapan avukat, vekil edeninden; aralarındaki sözleşmeye göre kararlaştırılan miktarı, şayet ücret kararlaştırılmamış ise Avukatlık Kanunu"nun 164/4 maddesine göre belirlenecek miktarı ücret olarak talep etmek hakkına sahip olduğu gibi, ayrıca yargılama sonunda haklı çıkılan kısım üzerinden hasma yüklenen vekalet ücretini de talep etmek hakkına sahiptir. Vekil eden, avukatına belirlenen bu iki kalem ücreti ödemekle yükümlüdür.
Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde; “… Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” hükmü mevcuttur. Yasanın bu hükmüne göre, avukatın ücretinden vekil edenin hasmının sorumlu olabilmesi için, avukatın takip ettiği davanın taraflarının aralarındaki ihtilafı sulh yolu ile ve her şekilde olursa olsun anlaşarak sonuçlandırmaları ve takipsiz bırakmaları gerekir. Sulhun, duruşmada olması veya yazılı bir metne dayanması gerekmez. Olayların gelişiminden böyle bir sonucun olduğunun anlaşılması yeterlidir. Ayrıca asıl borç avukatın vekil edenine ait olup, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk nedeniyle avukata ödeme yapan hasım bunu asıl borçlu olan avukatın vekil edenine, sulh sözleşmesinde, anlaşmalarında aksine bir hüküm yok ise rücu hakkının olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacı avukatın, davalılardan Gezer Organize Sanayi Bölgesi Tüzel Kişiliğinin vekili olarak yer aldığı davada, 5.718.290,35 USD alacağın tahsili için başlatılan takibe ilişkin itirazın iptali istemiyle açılan davanın, yargılama sırasında sunulan sulh protokolü kapsamında sonuçladığı sabit olup, davacı takip ettiği dava dosyası nedeniyle mahrum kaldığı karşı taraf vekalet ücretinin ödenmediği iddiasıyla hem vekil edeni, hem de onun hasmı olan diğer davalı hakkında Avukatlık Kanununun 164. ve 165. maddelerine dayanarak bu davayı açmıştır. Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre; sulh olunan miktar belli değilse, mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince, sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu"nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden vekalet ücreti hesaplanmalıdır.
Her ne kadar mahkemece, sulh protokolünde yazılı miktar sulh olunan miktar olarak kabul edilerek bu meblağ üzerinden davalıların sorumlu olduğu karşı yan vekalet ücreti hesaplanmış ise de; davacı gerçek sulh olunan miktarın bu meblağ olmadığını ileri sürmektedir. Davacı avukatın da imzasının bulunduğu bir sulh sözleşmesi bulunmadığına göre eldeki davada gerçek sulh miktarının tespit edildiğinden bahsedilemez.
Bu durumda, mahkemece; davacı tarafa ödenecek olan vekalet ücretinin, sulh olunan Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/613 esas sayılı davanın harçlandırılmış müddeabihi üzerinden hesaplanması ve tespit edilecek meblağ yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428 nci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 512,10"ar TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440 ncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.