Davacı, kurum kayıtlarında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, 20.05.1973 tarihli işe giriş bildirgesinde M. yazılan baba adının, H. M., B.yazılan doğum yerinin B., D.yazılan soy adının T. düzeltilmesini ister. Mahkeme istemin reddine karar vermiştir. Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için Sosyal Sigortalar Kurumunda ve işveren yanında bulunan prim bordroları ile davacının imza ve fotoğraflarını içeren işe giriş bildirgeleri, ücret tediye bordroları getirtilerek imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda benzerlik incelemesi yaptırılmalı, davacıya yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı, çalışma arkadaşları gibi işyerleri kayıtlarında yer alan tanıklar dinlenmeli, nüfus kaydı celbedilip giriş bildirgelerindeki nüfus bilgileri ile karşılaştırılmalı, farklılıkların sebepleri araştırılmalı, sonuca göre karar verilmelidir. Somut olayda nüfus kaydı getirilmiş, bordro tanıkları dinlenmemiş, işe giriş bildirgesindeki imza incelemesi yapılmıştır. Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde davacının davaya konu işe giriş tarihinde ... sicil numaralı S.S.S. K.Sağlık Sitesi Yapı Kooperatif inşaatı işyerinden SSK ya verilmiş dönem bordrolarından tespit edilecek tanıkların, bu mümkün olmaz ise veya tanık sözleri yeterli görülmezse komşu işyeri bordro tanıkları tesbit edilerek adı geçen İ.D.adlı kişinin davacı İ.T.olup olmadığını sorarak belirlemek ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece açıklanan bu yönler üzerinde durulmaksızın eskik araştırma ve inceleme ile kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.