8. Ceza Dairesi 2017/5629 E. , 2017/13217 K.
"İçtihat Metni" Mala zarar verme suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 152/1-a maddesi gereğince 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/11/2010 tarihli ve 2010/107 esas, 2010/692 sayılı kararının Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmesini müteakip, hükümlünün 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5237 sayılı Kanun’un 152/1-a maddesinde değişiklik yapıldığından bahisle uyarlama yargılaması yapılması talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 17/12/2014 tarihli ve 2010/107 esas, 2010/692 sayılı ek kararına vaki itirazın reddine dair ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/01/2015 tarihli ve 2015/70 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
... 18. Asliye Ceza Mahkemesince, 6545 sayılı Kanun’un sanık lehine düzenleme içermediğinden bahisle uyarlama yargılaması yapılması talebinin reddine karar verilmiş ise de, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 65. maddesi ile değiştirilen ve karar tarihi itibariyle yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 152/1-a maddesinin önceki halinde yer alan 1 yıldan 6 yıla kadar olarak belirlenmiş müeyyidesinin 6545 sayılı Kanun ile 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası olarak belirlendiği, mahkemece temel ceza saptanırken teşdiden hareketle, hapis cezasının 3 yıl olarak hüküm altına alındığı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, maddenin önceki ve sonraki hali ayrı ayrı değerlendirilerek ve somut olarak uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması için de duruşma açılmasını müteakip, sanığın celp edilerek savunması alındıktan sonra denetime olanak sağlayacak şekilde hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verildiği nazara alınarak itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 07.12.2016 gün ve 8127 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2017 gün ve KYB/2016-402541 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 esas, 2009/13 sayılı ile 17.05.2011 tarihli ve 2011/3-66 esas, 2011/96 sayılı ilâmlarında 01 Haziran 2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri nedeniyle uyarlama yargılamasının tâbi olacağı ilkelerin 5252 sayılı Kanun"un 9. maddesine göre değil, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 98 ilâ 101. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98. maddesinin 1. fıkrasında, "Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemiyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir." hükmüne yer verilip, aynı Yasanın 101. maddesinde ise, cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100. maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararların duruşma yapılmaksızın verileceği belirtilmiş, 98. maddenin 1. fıkrasının uygulanma koşulları ise, madde gerekçesinde; "Madde ile infazı söz konusu olabilen yani kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararının yorumunda, içeriğinin belirlenmesinde veya çektirilecek cezanın hesabında tereddüt edilirse yahut hükümlünün adının yanlış yazılması gibi bir nedenle cezanın infaz olunmayacağı ileri sürülürse veya sonradan yürürlüğe giren kanun lehe ise yerine getirilecek cezanın belirlenmesi veya tereddütün giderilmesi için, bir karar alınmak üzere yargılama makamına başvurulması hususları düzenlenmiştir." şeklinde açıklanmıştır.
İncelenen dosyada; hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK.nun 152/1. maddesinde yapılan değişikliğe göre, öngörülecek ceza miktarının üst sınırının altı yıldan dört yıla indirilmesi ve sanık hakkında hüküm kurulurken alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tertip edilmesi göz önüne alınarak; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 98 ilâ 101. maddeleri uyarınca lehe yasanın değerlendirilmesi amacıyla uyarlama yargılaması yapılması gerektiğinden; itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği bu nedenleyerinde görüldüğünden, ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.01.2015 tarih ve 2015/70 değişik sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.