11. Hukuk Dairesi 2015/13450 E. , 2016/7635 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/06/2015 tarih ve 2012/11-2015/134 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı-birleşen davanın davacısı ... Sağlık A.Ş. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 27/09/2016 günü hazır bulunan davacı-karşı davalılar vekili Av. ... ile davalı-karşı davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin uzun yıllardır sağlık sektöründe faaliyet gösterdiklerini, “remedy” ibaresini de sağlık sektöründe ilk kullananların müvekkilleri olduğunu, müvekkili ... adına tescilli olan 2008/45219 no"lu "Dr. Remedy" ve 2011/116965 numaralı "Remedy" ibareli markaları davalı şirketin ticari faaliyetleri sırasında kötüniyetli olarak "REMEDY HOSPITAL" şeklinde ve davalı adına kayıtlı olan www.remedyhospital.com.tr alan adlı sitede kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığını ileri sürerek, tecavüzün önlenmesi, buna bağlı yasal tedbirlerin alınmasını, Remedy veya Çare ibaresinin davalının ticaret unvanından terkinini, 556 sayılı KHK 66/c maddesine göre her bir davacı için ayrı ayrı 5.000 TL maddi tazminatın, ıslah dilekçesi ile 1.500.000.000 TL"nin ve her bir davacı için ayrı ayrı 25.000 TL olmak üzere toplam 50.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiş, birleşen davanın reddini istemiştir.
Davalı-birleşen davada davacı vekili, asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada, dava konusu ibarenin ayırt edici olmayıp tıbbı hizmetler yönünden tanımlayıcı olduğunu, davacının tescilinin kötüniyetli olduğunu, dava konusu ibare üzerinde asıl hak sahibinin davacı olmadığını, uzun süredir kullanmama nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, davacı adına tescilli 2008/45219 no"lu "Dr. Remedy" ve 2011/116965 numaralı "Remedy" ibareli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın REMEDY esas unsurlu markalarını tıbbi hizmetler alanında tescil ettirdiği, davalının REMEDY ibaresini estetik merkezinin tabelasında, internet sitesinde “ÖZEL REMEDY HOSPITAL” şeklinde kullandığı, davalının aynı kelimelerden oluşan bir internet sitesinin bulunduğu, kelimenin Türkçe anlamı sağlık sektörüne yakın olmakla birlikte, sektörde yaygın kullanılan ve Türkiye"deki insanların aşina oldukları bir kelime olmadığından kelimenin tasviri niteliğinden bahsetme imkanı bulunmadığı, davalı kullanımlarının 556 sayılı KHK"nın 9. ve 61/a uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiği ve haksız rekabete neden olduğu, 26.09.2012 tarihli duruşmada davacı tarafın sunabilecekleri emsal lisans sözleşmeleri olmadığını bildirdiği, İstanbul Ticaret Odası"nın 20.12.2012 tarihli yazısında "lisans sözleşmesi bulunması durumunda sözleşmede belirtilen şartların geçerli olacağı, sözleşmenin bulunmaması durumunda söz konusu markaların cirosunun % 15"i oranında rakamın emsal lisans bedeli olarak tespit edilebileceğinin bildirildiği, davalının 2010-2011-2012 yılları kurumlar vergisi beyannemeleri eki gelir tabloları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde 24/02/2010-17/01/2012 tarih aralığında 21.556.446,74 TL net cirosunun olduğu, ... Ticaret Odası"nın yazısı kapsamında 3.233.467,01 TL"nin lisans bedeli olarak istenilebileceğinin tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, unvan terkine yönelik talebin reddine, markaya tecavüzün tespit ve menine, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı-karşı davacıdan tahsiline, 1.500.000,000 TL maddi tazminatın davalı-karşı davacıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmiştir.
Kararı, davalı-birleşen davanın davacısı ... Sağlık A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile unvan terkini, birleşen dava ise marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında davalı-birleşen davada davacı şirket vekili, davacı ... tarafından müvekkili şirket yetkilisi aleyhine markaya tecavüz iddiasıyla açılan ceza davasında ... Anadolu FSCM"nin 25.06.2014 tarih 2012/428 E. 2014/781 K. sayılı kararı ile “...556 sayılı KHK"nın 61/A maddesinde düzenlenen suç unsurlarının oluşmadığı sonucuna varılarak sanığın üzerine atılı suçtan CMK" nun 223/2-a maddesi uyarınca beraatine karar verildiğini...” bildirerek söz konusu ceza mahkemesi kararını ve anılan dosyada alınan bilirkişi raporlarını ibraz ederek ceza dosyasının bekletici mesele yapılması ve BK"nun 53. maddesi hükmü uyarınca değerlendirme yapılmasını istemiştir.
Mahkemece, söz konusu ceza mahkemesi kararı ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Kural olarak, asıl dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı B.K."nun 53. (hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74.) maddesi gereği; ceza mahkemesinde verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin beraat kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacaktır.
Somut uyuşmazlık bakımından da ceza yargılaması sonucunda verilecek kararın eldeki davayı etkileyecek nitelikte olması nedeni ile ... Anadolu FSCM"nin 2012/428 E. 2014/781 K. sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı-birleşen davada davacı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalı-birleşen davada davacı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davada davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı-birleşen davada davacı şirket yararına BOZULMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleşen davada davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalı ...ye verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.