
Esas No: 2017/18616
Karar No: 2018/26884
Karar Tarihi: 11.12.2018
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/18616 Esas 2018/26884 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde fitness eğitmeni olarak çalıştığını, kesinleşen işe iade kararına rağmen işverence işe başlatılmadığını ileri sürerek, bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının süresinde işe iade başvurusunda bulunmadığını, iyerinde fazla çalışma ve bayram çalışması yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Öte yandan, yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece puantaj bulunmayan dönem için davacının haftada 6 gün çalıştığı, bu çalışmanın 4 gününde günde 12 saat çalıştığı, 1,5 saat ara dinlenme süresi kullandığı; diğer 2 gününde ise günde 8 saat çalıştığı, 1 saat ara dinlenme süresi kullandığı kabul edilerek sonu olarak haftada 11 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek bilirkişi raporu ile belirlenen fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, puantaj bulunmayan dönem için tanık beyanlarına göre davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti belirlenmesi yerinde ise de, tanıkların davacının çalışma düzenine ilişkin beyanlarının yeterince açık ve somut olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ... ... “davacının kendi vardiya saatleri dışında fazladan kalıp çalıştığı olurdu ancak ben ne sıklıkla olduğunu şu anda hatırlayamıyorum” şeklinde beyanda bulunmuş, diğer davacı ... ise “davacının haftada 4 gün kendi vardiya saati dışında fazladan kalıp 5-6 saat daha çalıştığını” beyan etmiştir. Davacı dava dilekçesinde haftanın kaç günü hangi saatler arasında çalıştığı veya ne kadar süre ile fazla çalıştığı yönünde bir açıklama yapmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da günlük çalışmanın başlangıç ve bitiş saatlerine yönelik bir belirleme yapılmaksızın davacının haftanın 4 günü 12 saat çalıştığı benimsenerek sonuca gidilmiştir. Davalı taraf, davacı ... ...’nın davacı ile aynı yerde çalışmadığını ve davacının çalışma düzeni hakkında bilgi sahibi olmadığını ileri sürmüş olup, mahkemece bu konuda da yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Belirtilen sebeplerle, davacı ... ...’nın davacı ile aynı ortamda birlikte çalışıp çalışmadığı, hangi sürede birlikte çalıştığı gibi hususlar araştırılarak sonuç itibariyle tanığın davacının çalışma düzeni hakkında bilgi sahibi olup olmadığı netleştirilmeli, buna göre tüm dosya kapsamı yeniden birlikte değerlendirilerek davacının fazla ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebi hakkında bir sonuca varılmalıdır. Davacının fazla çalışma yapıp yapmadığının tespitinde, öncelikle günlük çalışmanın başlangıç ve bitiş saatleri ile haftalık çalışma süresinin belirlenmesi gerektiği, vardiyalı bir çalışma düzeninde çalışılması halinde, kaç vardiya ile çalışıldığı, vardiya değişim zamanları gibi yönlerin de belirlenmesi gerektiği göz önüne alınmalıdır. Mahkemece belirlilen hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.