2. Hukuk Dairesi 2016/7810 E. , 2016/8548 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafakalar yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, ziynet eşyası alacağı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Mahkemece, "‘taraflar arasında cinsel ilişkinin gerçekleşmediği ve bu durumun her iki tarafın davranışlarından kaynaklandığı" gerekçesiyle tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları kabul olunarak, davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddine karar verilmiştir. Taraflar, 20.04.2013 tarihinde evlenmişler, davacı-karşı davalı kadın 28.10.2013 tarihinde boşanma davası, davalı-karşı davacı erkek ise 13.11.2013 tarihinde karşı boşanma davası açmıştır. Tarafların evlilikleri süresince sağlıklı bir cinsel ilişki kuramadıkları yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı kadında, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlık saptanmamıştır. Cinsel ilişkiden kaçınanın davacı-karşı davalı kadın olduğuna ilişkin bir delil de mevcut değildir. Bu halde, sağlıklı bir cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde davalı- karşı davacı erkeğin kusurlu olduğu kabul edilmelidir. O halde boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, delillerin takdirinde hataya düşülerek bu hatalı kusur belirlemesinin sonucu, davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1- 2) taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Boşanma davası açılmakla, eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar ve istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden (re"sen) alınması gereklidir (TMK. m. 169). Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Mahkemece yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında kadının ev hanımı olduğu ve bir gelirinin olmadığı belirlenmiş, mahkemede tanık olarak dinlenen kadının babası tanık Hüseyin kadının davanın devamında grafiker olarak çalışmaya başladığını ancak alacağı ücretin kesinleşmediğini beyan etmiş, mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan kadının halen düzenli bir işte çalıştığı ve gelirinin olduğu gerekçesiyle
davacı-karşı davalı kadın yararına ara karar ile verilen tedbir nafakası hükümle birlikte kaldırılmış, aynı gerekçeyle kadının yoksulluk nafakası talebi de reddedilmiştir. Bu sebeple; davacı-karşı davalı kadının tanık beyanları da dikkate alınarak usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılıp; çalışıp çalışmadığının, çalışıyorsa düzenli ve yeterli gelirinin bulunup bulunmadığının, tedbir nafakası ihtiyacının ortadan kalkıp kalkmadığının ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre tedbir nafakası ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında karar verilmesi gerekirken; bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
4- Davacı kadın dava dilekçesiyle birlikte diğer ziynet eşyaları yanında 2 adet çeyrek altının da aynen iadesini olmazsa bedelinin ödenmesini talep ettiği halde, mahkemece talep aşılarak (HMK m. 26) 27 adet çeyrek altına karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
5- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/5, maddesi, hükmün sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer, açık , şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir. Gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesi zorunludur. (HUMK. m. 381/2).
Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde kabul edilen ziynet eşyalarının ağırlıklarının hükümde gösterilmemesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. 3. 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.04.2016 (Çrş.)