Davacı, davalı işveren nezdinde 01.09.1995-04.03.2005 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 1.9.1995-4.3.2003 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kurum’a bildirilemeyen hizmetlerinin tesbitiyle bir kısım işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile davacının 1.9.1995 tarihinden beri asgari ücretle çalıştığının tespitiyle, işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda beyanları hükme esas tanıkların yukarıda belirlenmiş şekilde resmi kayıtlara geçmiş ve davacı ile aynı dönem çalışmış kişilerden olup olmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının işyeri dosyası içerisinde bulunan 15.1.1999 tarihli işe giriş bildirgesi suretinde Kurum’a verildiğine dair kaydın bulunmadığı, davalı şirketin 876 olan işyeri numarası ile aynı işyeri numarasına sahip M.S. ve Ortakları işyerinden 10.7.1996 ve 2.6.1997 tarihli işe giriş bildirgelerinin Kurum’a süresinde verildiği, Kurum’dan işyeri dönem bordrolarının getirtilmediği, işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı tarihin sorulmadığı, hizmet cetveline göre davacının 1992-1998 yılları arasıyla 4.1.1999-15.11.1999 ve 15.1.1999-4.3.1999 tarihleri arasında 876 nolu işyeri numarasıyla bir kısım çalışmalarının Kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; davalı işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı tarihin Kurumdan sorularak davalı işyerinin M.S. ve Ortakları’na ait işyerinin devamı olup olmadığını saptadıktan sonra 1.9.1995-4.3.2003 tarihleri arasındaki Kurum’a verilen dönem bordroları getirtilerek dinlenen tanıkların uyuşmazlık döneminde çalışması bulunan bordro tanıkları olup olmadığını denetlemek, bu tanıkların uyuşmazlık dönemini kapsayan sürede çalışmaları bulunmadığının anlaşılması durumunda uyuşmazlık döneminde çalışmaları olan başka bordro tanıklarını dinlemek, bordro tanıklarının beyanlarıyla sonuca gidilemediği durumda davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlar tesbit edilip beyanlarına başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre işçilik alacaklarına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalı işverene iadesine, 19.6.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.