19. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/276 Karar No: 2014/5156 Karar Tarihi: 17.03.2014
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/276 Esas 2014/5156 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir menfi tespit davası sonucunda davacının icra takibine konu genel kredi sözleşmesine kefaleten imzasının bulunmadığı ve takip dosyasında yazılı miktarda borcu olmadığının tespiti istendi. Davalı bankanın hesap kat ihtarına ve icra takibine itiraz etmeyen davacının borcunu ödedikten sonra parasını geri isteyebileceğini belirterek davanın reddedilmesi istendi. Mahkeme, davacının davalı banka lehine ipotek tesis ettiğini ancak ipotek verenin borcunun ipotek limiti ile sınırlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi. Ancak Yargıtay'ın bozma kararı sonrasında yapılan yeniden yargılama sonucunda, davacının kefil olduğu ve ipotek veren sıfatı dışında kefaleten de sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildi. Mahkemenin eksik inceleme sonucu hüküm kurduğu belirtildi ve hüküm temyiz eden davacı yararına bozuldu. Kararda geçen kanun maddeleri belirtilmedi.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili T.. T.. gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR- Dava, icra takibine konu genel kredi sözleşmesinde kefaleten imzasının bulunmadığı ve takip dosyasında yazılı miktarda borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, hesap kat ihtarına ve icra takibine itiraz etmeyen davacının ancak borcunu ödedikten sonra parasını geri isteyebileceğini, akit tablosunda davacının kefil olduğunu kabul ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının davalı banka lehine 150,000 TL limit ile üst sınır ipoteği tesis ettiğini, ipotek verenin borcunun ipotek limiti ile sınırlı olduğu, üst sınır belirlendikten sonra ipotek verene ilave bir yük getirilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dairemizin 27.11.2012 tarih, 2012/11440 Esas 2012/17790 Karar sayılı ilamı ile “...ipotek akit tablosunun 2. maddesinde ipotek veren davacının ayrıca müteselsil kefaleti olduğu, dolayısıyla ipotek veren sıfatı dışında müteselsil kefil olarak da sorumlu bulunduğu” gerekçesiyle hüküm bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının ipotek veren sıfatı dışında kefaleten de sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bozmaya uyularak verilen bu hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacının takip dayanağı kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu anlaşılmaktadır. Kefil kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur. Bu durumda mahkemece, takip tarihi itibariyle davacı kefilin sorumlu olduğu miktarın saptanması yönünden banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı kefilin sorumluluğu belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.