Esas No: 2016/1082
Karar No: 2016/5223
Karar Tarihi: 25.10.2016
Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak - gizliliğin ihlali - iftira - yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/1082 Esas 2016/5223 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2016/1082 E. , 2016/5223 K.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.01.2016 tarih ve 2015/378708 sayılı yazısı ile;
Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, gizliliğin ihlali, iftira, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 07.05.2014 tarihli ve 2014/18175 soruşturma, 2014/23878 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine dair ... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 30.09.2014 tarihli ve 2014/1123 D. iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
... Cumhuriyet Başsavcılığınca şikayete konu televizyon programı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, olayın güncel olduğu, haber değeri taşıdığı, yapılan yayının gerçek olduğu, haberin yapılmasında kamu yararı bulunduğu, hukuka aykırılık bulunmadığı ve atılı suçların yasal unsurları oluşmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de,
Müştekinin 28.11.2013 tarihli şikayeti üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/120186 soruşturma dosyası üzerinden yapılan tahkikat neticesinde, 27.01.2014 tarihinde hazırlanan iddianame ile tüm dosya kapsamına göre ulusal yayın yapan TGRT televizyon kanalında 13.11.2013 ve 14.11.2013 tarihlerinde söz konusu olay ile ilgili yayınlanan haber programında yapılan yayın, haber sunumu ve röportajlar ile müşteki hakkında görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan adli veya idari soruşturmada yargı görevini yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği sabit görülerek şüpheli ..."in 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 277/1-1. cümle uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı,
... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.02.2014 tarihli ve 2014/20 iddianame değerlendirme kararı ile TGRT haber kanalında yayınlanan programın ve aynı kanalın internet sitesinde yayınlanan yazının basılmış eser niteliğinde olmadığı gerekçe gösterilerek genel mahkemelerin görevli olduğundan bahisle iddianamenin iadesine karar verildiği,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/1. maddesinde soruşturma evresi sonunda toplanan delillerden, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısınca, bir iddianamenin düzenleneceğinin belirtildiği, aynı Kanunun 174/4. maddesinde ise Cumhuriyet savcısının, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderileceğinin hüküm altına alındığı, buna karşın ... Cumhuriyet Başsavcılığınca iade kararı üzerine hiçbir soruşturma işlemi yapılmaksızın ve şüphelinin hukuki durumunda herhangi bir değişiklik bulunmamasına rağmen bu kez 27.01.2014 tarihli iddianamenin aksine şüphelinin üzerine atılı suçlara ilişkin yasal unsurların oluşmadığı gerekçe gösterilmek sureti ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği nazara alındığında, artık kanalın sorumlu müdürü olan şüpheli hakkındaki iddiaların kamu davası açılmasını gerektirir mahiyette bulunduğunun kabul edilmesi ve delillerin takdir ve değerlendirilmesinin yargılama aşamasında davayı görecek olan mahkemesine ait olduğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.11.2015 tarih ve 94660652-105-34-10207-2015-23533/74208 sayılı Kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.01.2016 tarih ve 2015/378708 sayılı tebliğnamesi ile bozma talep edilmiş olmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
I) Olay:
Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, gizliliğin ihlali, iftira, yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan şikayet üzerine, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheli hakkında iddianame tanzim edilerek ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, Mahkemece yapılan değerlendirmede, Basın Kanunu ile ilgili işlerde görevlendirildiğini ve genel görevli mahkemelerin görevli olduğundan bahisle iddianamenin iade edildiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca da iade üzerine yapılan değerlendirmede şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, müşteki Sabiha Keskin vekilinin karara itirazı üzerine, ... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 30.09.2014 tarih, 2014/1123 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
İddianamenin iadesinden sonra şüphelinin durumu yeniden değerlendirilerek kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilip verilemeyeceği hususudur.
III) Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. "170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “İddianamenin iadesi” başlıklı 174. maddesinde;
Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.” hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda takipsizlik kararı verecektir. Aksi durumun kabulü her ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açmasını gerektirir ki bu kabul lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir. Somut olayda müşteki vekilinin şikayet dilekçesi üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yeterli şüphenin bulunduğu kabul edilerek ve somut delil ve vakılara dayanılarak 2014/1644 İddianame numarası ile şüpheli hakkında kamu davası açılması için ... 2. Asliye Ceza Mahkemesine dava açılmış, mahkemece sadece işbölümü değerlendirmesi yapılarak iddianame iade edilmiş olmasına rağmen toplanan deliller itibariyle hukuki durumunda bir değişiklik bulunmayan şüpheli hakkında görevli mahkemeye hitaben iddianame düzenlenmesi gerekirken soruşturma evrakı kapsamı ile uygun olmayacak şekilde kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz üzerine ... 2. Sulh Ceza Hakimliğince itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür.
IV ) Sonuç ve karar :
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 30.09.2014 tarihli ve 2014/1123 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin mahallinde yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.