8. Ceza Dairesi 2017/22787 E. , 2017/13124 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, parada sahtecilik, suç eşyasının bilerek satın alınması ve mühürde sahtecilik
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
I- Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, parada sahtecilik suçunun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın bir sebebe dayanmayan temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün ONANMASINA,
II- Sanığın suç eşyasını bilerek satın almak, mühürde sahtecilik ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyizlerine gelince:
1- Sahte olduğu iddia edilen mühürlerin, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğüne gönderilerek sahtelikleri konusunda bilirkişi raporu alındıktan sonra aldatma kabiliyetine haiz olup olmadıkları mahkemece tespit edilip sonucuna göre sanığın, hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK.nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği cihetle, sanıktan temin edilen ve farklı kişiler adına düzenlenen araç plakası, pasaport, nüfus cüzdanı ve sürücü belgelerinin dosya kapsamına göre farklı zamanlarda düzenlendiğine dair kesin delilin bulunmaması, sanığın eyleminin 5237 sayılı Yasanın 43/2. madde kapsamında zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, ele geçirilen belge sayısı gözönüne alınarak TCK.nun 3 ve 61. maddeleri uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde resmi belge sayısınca sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
b) Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA"sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir.
Somut olayda da; iş yerindeki aramada bulunan ve ne şekilde sanık tarafından ele geçirildiği anlaşılmayan gerek yabancı gerek Türk vatandaşlarına ait fazla miktarda sahteliği saptanmayan nüfus cüzdanları ile pasaportların kişisel verileri ele geçirmek amacıyla bulundurulduğu anlaşılmakla, sanığın eyleminin TCK.nun sayılı Yasanın 43/2. madde kapsamında zincirleme şekilde TCK.nun 136.maddesi gereğince cezalandırılması, ele geçirilen belge sayısı gözönüne alınarak TCK.nun 3 ve 61. maddeleri uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın tayini gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.