23. Hukuk Dairesi 2014/3306 E. , 2014/8431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy(Kapatılan) 17. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2013
NUMARASI : 2013/29-2013/58
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirketin ithal ettiği malların gümrük işlemlerinin yapılması ve teslim edilmesi konusunda taraflar arasında anlaşma bulunduğunu, müvekkilinin ithal ettiği 73.546,24 USD değerindeki eşyanın 04.07.2008 tarihinde A.Limanı"na geldiğini, davalı tarafından 45 günlük sürede bildirim yapılmaması nedeniyle eşyanın tasfiyeye kaldığını, tasfiyedeki eşyanın teslim alınması amacıyla davalı tarafından yapılan bildirim üzerine CİF kıymeti, para cezaları ve sair masrafların müvekkilince ödendiğini, fakat işlemlerin davalı tarafından sonuçlandırılmadığını, müvekkilinin bugüne kadar ithal ettiği eşyayı teslim alamadığını ve 73.546,24 USD zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 110.686,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, 04.07.2008 tarihinde limana gelen eşyanın bedeli 02.09.2008 tarihinde yurtdışına transfer edilmiş bulunduğundan, gümrük mevzuatı gereği müvekkilinin bir dahli ve kusuru olmaksızın zaten tasfiyeye tabi tutulacağını, eşyaların limana geldiği tarihten 135 gün sonra 17.11.2008 tarihinde davacı tarafından müvekkiline bildirim yapıldığını ve beyannamenin ertesi gün tescil ettirildiğini, gümrük idaresince yapılan laboratuar analizlerinden sonra 25.11.2008 tarihinde alınan kararla, CİF kıymetinin %1 oranındaki para cezası, gümrük vergi ve resimleri ile ardiye ücretinin 30 gün içerisinde yatırılması halinde eşyanın ithalatına izin verileceğinin bildirildiğini, davalının para cezasını süresinde yatırdığını ancak, diğer ücretleri sürenin son günü olan 25.12.2008 tarihinde müvekkili şirketin hesabına havale ettiğini, havale edilen paranın hangi beyanname ve hangi işlemle ilgili olduğuna dair hiç bilgi vermediğini ve ayrıca havalenin yapıldığı tarih ve saat itibariyle gümrük işlemlerinin tamamlanmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı tarafça ithal edilen ve özet beyan eşliğinde 04.07.2008 tarihinde Ambarlı Gümrüğüne teslim edilen malların gümrük ve ithal işlemlerinin yapılması için davacı tarafça davalı tarafa bildirimin süresinde yapıldığı hususunun ispat edilemediği, davalı tarafın kabulü ile özet beyanla gümrüğe teslim edilen malların 17.11.2008 tarihinde davalı tarafa bildirilmiş olduğunun kabulü gerekeceği, her ne kadar süresinde davalı tarafa bildirilmeyen özet beyanla teslim edilen mallar için bildirimden sonra davacı taraf serbest dolaşım işlemlerine başlamış ve para cezasını ödemiş ise de, yasal süre içerisinde gümrük vergi ve resimleri ile ardiye ücreti olan 33.500,00 TL"yi 25.12.2009 tarihinde davalı şirket hesabına havale ettiği, bu tarihin 1260 sayılı kararda belirtilen sürenin son günü olduğu, bu şekilde davacı tarafın gümrük işlemleri ile ilgili gerekli yükümlülükleri zamanında yerine getirmediği, oluşan durumdan davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 266/1. (1086 sayılı HUMK"nın 275.) maddesi "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 282. (1086 Sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK"nın 281. (HUMK"nın 283.) madde hükmü uyarınca bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakimin bir kez bilirkişi incelemesine karar verildikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez. Kaldı ki, somut uyuşmazlık çözümünde bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir.
Somut olayda mahkemece, uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişi kurulu 02.03.2012 havale tarihli raporunda, davalı gümrük müşavirinin kendisine havale yapılıp yapılmadığını yakından takip etmesi gerektiği, nitekim gümrük muayene işlemlerinin 03.12.2008 tarihi itibariyle tamamlandığı, geriye kalan gümrük vergi ve resimleri ile ardiye ve diğer masrafların ödenmesi işlemlerinin 25.12.2008 tarihinde yarım gün içerisinde tamamlanmasının mümkün olduğu, bu süre içerisinde tamamlanamayacağının öngürülmesi durumunda da, gümrük idaresine yapılacak taleple mesai saatleri dışında mesai ücreti karşılığında yerine getirilmesinin gümrük mevzuatı açısından uygun olduğu, bu itibarla üzerine düşen yükümlülüğü süresinde yerine getirmeyen davalının mesleki kusuru ile davacının zararına yol açtığı görüşü bildirilmiş, itirazlar üzerine alınan ek raporda da asıl rapordaki görüşlerin tekrar edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemece, gerekirse ayrı bir bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli denetime elverişli rapor alınıp havalenin son gün yapılmasının işin sonucuna etkisi tartışılmak gerekirken, bilirkişi görüşünden ayrılma sebebi hususunda gerekçede herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmaksızın, havaleyi son gün yapan davacının gümrük işlemleri ile ilgili gerekli yükümlülüklerini zamanında yerine getirmediği, oluşan bu durumdan davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılması doğru olmamıştır.
2)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.