Esas No: 2020/3584
Karar No: 2021/1506
Karar Tarihi: 22.02.2021
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme - Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/3584 Esas 2021/1506 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2020/3584 E. , 2021/1506 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : 1-Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs
etme (Sanıklar ..., ...
hakkında)
2-Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK"nın 314/2, 53, 62, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun
5/1 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına yönelik
istinaf başvurusunun esastan reddi (Sanıklar ...
......
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanıklar hakkında tayin olunan cezanın süresi itibariyle yasal şartları oluşmadığından, sanık ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafilerinin duruşma isteminin CMK"nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Katılan ... vekilinin sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden kurulan mahkumiyet kararına yönelik temyiz talebinin incelenmesinde; suçun niteliği itibariyle doğrudan zarar görmediğinden ve bu suça yönelik davalar yönünden katılma hakkı bulunmadığından, ... vekilinin bu dava yönünden hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 296/1 ve 298/1. maddeleri uyarınca REDDİNE,
Sanıklar ..."ın 25.03.2020, ..."in 25.03.2020 tarihli dilekçeleri ile temyizden feragat ettikleri, mahkemesince bu sanıklar açısından kesinleştirmelerin yapıldığı ayrıca sanık ... ve müdafinin 22.04.2020, ... ve müdafiinin 22.04.2020 tarihli dilekçeleri ile temyizden feragat ettikleri anlaşıldığından dosyanın incelenmeksizin mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE,
Temyizin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Mersin 8. Ağır Ceza Mahmesinin 30.01.2018 tarihli 2017/385 esas 2018/28 karar sayılı birleştirme kararı uyarınca, ilgili dosya sanığı Orkun Doğan hakkında herhangi bir karar verilmediği anlaşılmakla; dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esas üzerinden yargılamasının devamı ile sanık hakkında bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
I-..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik; sanıklar ... ve ... hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
1-Sanıklar ... ve ... hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre Cumhurbaşkanlığı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçu yönünden,
Sanık ..."ın dosya kapsamına yansıyan örgüt faaliyetleri ve konumu nazara alındığında temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan makul oranda uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından sayılan hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında ayrıntılı ByLock tespit değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi, sanıklar ..., ... ..., ... yönünden ise sanıkların kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya temyiz aşamasında gelmesi, tüm dosya kapsamı gözetilerek diğer delillerin atılı suçların sübutu için yeterli olduğu görülmekle bu hususlar sonuca etkili bulunmamıştır.
Sanıklar ..., ..., ..., ..."ın ..."daki rutin hesap hareketlerinin, sanıklar ... ve ..."nun FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı okul ve dersanelerine gitmelerinin, sanıklardan ..., ..., ..., ... ve ..."in çocuklarını FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı okul ve dersanelere göndermelerinin, ..."nın ise Kimse Yok Mu Derneğine yardımda bulunmasının müsnet suç yönünden örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca sanık ... hakkında ilk derece mahkemesince kabule esas oluşturan tanık ... beyanlarının soruşturma aşamasında bilgi sahibi sıfatı ile kollukça alındığı ve tanığın duruşma sırasında da dinlenmediği anlaşılmakla bu hususlar değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafilerinin ve bir kısım sanıkların temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
II-Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından kurulan mahkumiyete yönelik, sanıklar ..., ... hakkında silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan kurulan mahkumiyete yönelik temyiz incelemesinde;
1-Sanık ... yönünden;
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Veri inceleme raporuna göre "G" olarak belirtilen sanığın, örgütle iltisaklı Kimse Yok Mu adlı yardım kuruluşuna bağışta bulunmasının örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği, Bankasya hesabındaki artışın örgütün talimat tarihlerine uymadığı, bankacılık işlemlerinin Bankasya’nın TMSF’ye devrinden sonraki tarihlerde de devam ettiği, savunması da nazara alındığında sanığın mutat bankacılık işlemlerinin silahlı terör örgütüne yardım kastıyla gerçekleştirildiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı cihetle, atılı suçtan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Sanık ... yönünden;
Veri inceleme raporuna göre "AD" olarak belirtilen, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY"nin hiyerarşik yapısına organik bağla dahil olmak suretiyle üyesi olduğunu ortaya koyan mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak yeterli delil bulunmayan sanığın, Bankasya bankacılık işlemlerine ilişkin savunması da gözetilerek; annesinin hesapları getirtilip, sanığın Bankasya hesapları üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre suç kastının ve hukuki durumununu tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
3-Sanık ... yönünden;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla sanık ve müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a-Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61/1. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca; suçun işleniş biçimi, işlendiği yer ve zaman, meydana gelen tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurularak, hakkaniyete uygun bir ceza tayini gerekirken, temel cezanın belirlenmesinde suçun unsurlarının teşdit sebebi olarak kabul edilmesi suretiyle TCK"nın 61/3 maddesine aykırı davranılması,
b-Soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek bu kapsamda örgütteki kaldığı süre, örgütsel faaliyet ve örgüt mensupları ile ilgili örgütsel konum ve faaliyetlerine uygun ifade veren ve anlatımlarda bulunan anlaşılan sanık hakkında verdiği bilgiler, bilgilerin niteliği, faydalılık derecesi ve etkin pişmanlıkta bulundukları aşama nazara alınarak TCK"nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca tayin olunan cezada, üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören TCK"nın 221/4-2. maddesi gereğince daha makul oranda bir indirim yapılarak ceza tayini gerekirken yazılı şekilde uygulama ile fazla cezaya hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin ve sanık ..."ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Çankırı Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.