23. Hukuk Dairesi 2014/3065 E. , 2014/8411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2013/273-2013/633
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, Malatya 7. İcra Müdürlüğü"nün 2012/2734 E. sayılı takip dosyasında hazırlanan 30.04.2013 tarihli sıra cetvelinde ilk sırada pay ayrılan davalının alacağının dayanağı olan araç rehin sözleşmesinde dahi yıllık faizin %17.4 oranında olduğunu, asıl alacağının 6.723,02 TL olmasına rağmen uygulanan fahiş faiz oranı nedeniyle neredeyse asıl alacağın 3 katı oranında hukuka aykırı tahsilat yapıldığını, davalı bankanın taraflı düzenlemiş olduğu sözleşme ile icra takibinde yıllık %23 oranında faiz işletmesinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"a aykırı olduğunu ve yok hükmünde olduğunu, hem alacağını alamayan müvekkilinin, hem de borcundan kurtulmayan borçlunun mağdur olduğunu ileri sürerek, davalının alacağına yıllık %9 oranında faiz işletilerek alacağının tespiti ile sıra cetvelinin yeniden hazırlanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, müvekkilinin başlattığı icra takibine dava dışı borçlunun bir itirazı olmadığı ve takibin kesinleştiğini, davacının kesinleşen faiz oranına itiraz hakkı bulunmadığını, bankalarca yapılan işlemlerde yasal faiz uygulanmayacağını, davalı banka ile borçlular arasında 3. kişiler ve davacıyı aldatmak, zarara uğratmak gibi bir işlem olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalının alacağının dayanağı olan taşıt kredi sözleşmesinde faiz oranının fahiş olduğu iddia edilmiş ise de, sözleşme serbestisine göre tarafların sözleşme şartlarını serbestçe tayin edebilecekleri, sözleşme şartlarının mevzuata aykırı olduğu hususunun ancak sözleşmenin taraflarınca ileri sürülebileceği, davacının sözkonusu düzenlemenin muvazaalı olduğu yolundaki iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı tarafın, borçlu ile davalı bankanın anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak diğer alacaklılardan mal kaçırma amacını güttükleri yolunda bir iddiası olmayıp, davalı bankanın alacağının dayanağını tesbit eden araç rehin sözleşmesindeki faiz oranının 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"a aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Öte yandan, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıda olup, davalının alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlaması gereklidir.
Bu nedenle mahkemenin davacının sözleşmedeki düzenlemenin muvazaalı olduğu yolunda iddiası bulunduğu şeklindeki kabulü ve bu kabulüne göre ispat yükünün davacıya yükletilmesi hatalı olmuştur.
Diğer yandan, davalı bankanın alacaklı olduğu Malatya 7. İcra Müdürlüğü"nün 2012/2734 E. sayılı dosyasında, bedeli paylaşıma konu aracın 02.04.2013 tarihinde talimat yoluyla satıldığı, icra dosyasındaki alacak miktarının 27.02.2013 tarihi itibariyle, yani satıştan önceki bir tarih esas alınarak hesaplandığı, buna göre İİK"nın 138. maddesine uygun olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre mahkemece, sözleşme serbestisine göre tarafların sözleşme şartlarını serbestçe tayin edebilecekleri, sözleşme şartlarının mevzuata aykırı olduğu hususunun ancak
taralarınca ileri sürülebileceği, sıra cetvelindeki hesaplamanın İİK"nın 138. maddesine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ayrıca davacının muvazaa iddiasının bulunduğu ve iddiasını ispatlayamadığı gerekçesine de dayanılması doğru olmamış ise de karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, hükmün HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi kısmen değiştirilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.