MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalı aleyhine 19.10.2009 gününde verilen dilekçe ile tapuda isim tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.03.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu kaydındaki malik isminin düzeltilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı, dilekçenin yeterli açıklığı taşımadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesinin düzenlenmesinde kanuni eksiklikler bulunduğu nedeniyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ile davalı Hazine temyiz etmiştir.
1-04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve onların netice-i talepleriyle bağlıdır. Dayanılan kanun hükümlerini taraflar bildirmese bile re’sen bulup uygulayacak olan duruşma hakimidir.
Somut olayda, davacı malik olduğu bazı parsel numaralarından bahsederek bu parsellerin tapu kaydında “...” olarak yazılan malik isminin “...” olarak düzeltilmesi isteminde bulunmuştur.
Dava dilekçesi yeterli açıklıkta olduğundan mahkemece çekişmenin esasının incelenerek bir hüküm kurması yerine uygulama yeri olmadığı halde HUMK’nun 179. maddesinden söz edilerek dava dilekçesinin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
2-Yukarıdaki bozma nedenine göre Hazinenin temyize cevap yoluyla yaptığı temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesi gerekmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2).bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek bulunmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 07.06.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.