Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Uyuşmazlık, 3. kişinin İ.İ.K.’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Davacı 3.kişi ile borçlu baba oğul olup, haciz davacının yüzüne karşı borçlunun yokluğunda 07.08.2006 tarihinde takip adresinde gerçekleştirilmiştir.Haciz sırasında davacı borçlu oğlu ile birlikte oturmadığını ileri sürmesine karşın alacaklı vekili baba- oğulun birlikte oturdukları konusunda ısrar etmiştir. Takip dayanağı bonoda borçlu adresi A.Köyü –Y. olarak yazılmıştır.Bu adrese çıkarılan ödeme emri Tebligat kanunun 21.maddesine göre 16.08.2006 tebliğ edilmiş,tebligatı alan davacı 3.kişi 17.08.2006 tarihinde icra müdürlüğüne müracaat ederek borçlunun kendisi ile oturmadığını ileri sürerek tebligatı iade etmiştir. Mahkemece yargılama sırasında tanık dinlenmiş isede bu tanıklara haciz tarihinde borçlu ile davacının birlikte oturup oturmadığı sorulmamış; köy muhtarlığınca düzenlenen 10.11.2006 imza tarihli belgenin doğruluğu usulen araştırılmamış, borçlu ile davacının aynı adreste oturup oturmadığı açık bir şekilde saptanmamıştır.Mahkemece bu durumda öncelikle borçlunun haciz tarihinde davacı 3.kişi ile birlikte oturup oturmadığının tesbiti için gerektiğinde ilgili köy muhtar ve azaları ile alacaklıya tanık dinletme olanağı da sağlanarak tarafların gösterecekleri tanıklar dinlenmeli davacının borçlu bekar oğlu ile birlikte oturduğunun saptanması halinde İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu kabul edilerek deliller bu yönde değerlendirilmeli, borçlunun davacı ile birlikte oturmadığının adresin sadece davacıya ait olduğunun tesbiti halinde ise şimdiki gibi davanın kabulu yönünde hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde eksik araştırmaya dayalı olarak davanın kabulune karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. O halde davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya (alacaklı) iadesine, 10.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.