Davacı, Kurumu borçlu olmadığının tesbitiyle, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava nitelikçe dava dışı .... sicil nolu işyerinin 2000 yılı 1-8. aylara ait idari para cezası borçları nedeniyle, asıl işveren olduğundan bahisle davacıya gönderilen ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tesbiti(menfi tesbit) istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 80/5 ve 6183 sayılı yasanın 58. maddeleridir. 506 sayılı yasanın 80/5.maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı yasanın 58/1. .maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs,böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. Somut olayda iptali istenen dava konusu 13.09.2006 tarihli, 158620 takip sayılı ödeme emrinin davacıya 19.09.2006 tarihinde yöntemince tebliğ edildiği dosya içerisindeki tebligat parçasından anlaşılmaktadır. Dava ise 30.10.2006 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca da davanın 6183 sayılı yasanın 58.maddesinde öngörülen 7 günlük süre geçtikten sonra açıldığından reddi gerekirken, esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, davanın süresinde açılmadığından reddi yerine işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.