10. Ceza Dairesi Esas No: 2015/7 Karar No: 2015/355
Zincirleme olarak uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2015/7 Esas 2015/355 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Yargıtay 10. Ceza Dairesi tarafından görülen bir davada, zincirleme olarak uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiştir. Sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmü, yapılan temyiz başvurusu sonrasında Yargıtay tarafından onanmıştır. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkemenin kararının yerinde olmadığını iddia etmiş ve itiraz etmiştir. İtiraz yazısında, gizli soruşturmacının görevini aşarak suç işlediği, dolayısıyla sanığın zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezalandırılmasının yanlış olduğu belirtilmiştir. Daire, yapılan incelemenin ardından Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na dosyanın gönderilmesine karar vermiştir. İtirazda yer alan kanun maddeleri ise şöyledir: TCK'nın 43. maddesi, CMK'nın 139. maddesi ve \"Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik\"in 23-28. maddeleri.
10. Ceza Dairesi 2015/7 E. , 2015/355 K.
"İçtihat Metni"
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesi"nin 26.09.2013 tarihli Suç : Zincirleme olarak uyuşturucu madde ticareti yapma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER : Zincirleme olarak uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık hakkında ... Ağır Ceza Mahkemesi"nce yapılan yargılama sonucu 26.09.2013 tarihinde 2013/92 esas ve 2013/256 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmü sanık tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizce 19.11.2014 tarihinde 2013/13155 esas ve 2014/12889 karar sayı ile sanık hakkındaki hükmün onanmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca Dairemizin kararına itiraz edilmiştir. B) İTİRAZ NEDENLERİ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında özetle; "Yüksek Daire"nin onama kararının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Zira TCK"nın 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin yerel mahkemenin kabulü yerinde değildir. "Gizli soruşturmacı" 5271 sayılı "Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 139. maddesi ile "Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik"in 23-28. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre; Soruşturmacı, faaliyetlerini izlemekle görevlendirildiği örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili delilleri toplamakla yükümlüdür. (CMK 139/4; Yönetmelik 27/1) Gizli soruşturmacının görevi, soruşturma konusu suçun işlenip işlenmediğini, işlenmiş ise işleyenin kim olduğunu belirlemek ve bu konudaki delilleri toplamaktır. Gizli soruşturmacı bu görevini yerine getirirken suç işleyemez, başkasını suç işlemeye azmettiremez. Devletin temel görevlerinden biri de "suç işlenmesini önlemektir." Devlet görevlisinin bir kişinin daha fazla ceza almasını sağlamak için onu bazı hareketleri yapmaya yönlendirmesi ve ona bunun için fırsat vermesi kabul edilemez. Aksi halde gerek Anayasa"nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesi gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde öngörülen "adil yargılama" hakkı ihlâl edilmiş olur. Esas olan gizli soruşturmacı olan görevlinin bir suç işlendiğini tespit ettiğinde suç işleyeni yakalayıp yargı önüne çıkarmasıdır. Oysa somut olayda, gizli soruşturmacı 07.12.2012 tarihinde saat 15:40 sıralarında sanıktan 1 adet MDMA içerir hap almıştır. Böylece sanığın "satmak için uyuşturucu ve uyarıcı bulundurma" suçu belirlenmiş ve delili elde edilmiştir. Buna rağmen gizli soruşturmacının sanığı yakalamayıp aynı gün saat 16:10 da sanıktan tekrar uyarıcı hap alması hem gereksizdir hem de görevi kapsamında değildir. Yukarıda açıklanan nedenlerle gizli soruşturmacı tarafından sanıktan MDMA icerikli uyarıcı hap alınması ayrıca suç oluşturmayacağından, zincirleme suç hükümleri uygulanarak sanığa fazla ceza verilmesi yerinde olmadığından yerel mahkeme kararının bozulması için itiraz etmek gerekmiştir. " gerekçesiyle sanık hakkındaki hükmün bozulması istenmiştir. C) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ : Dairemizin itiraza konu kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmemiştir. İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir. D) KARAR : Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının yerinde görülmediğine, 2- 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, Başkan vekili ..."nın karşı oyu ve oyçokluğuyla, 27.01.2015 tarihinde karar verildi. KARŞI OY GEREKÇESİ Dairemizin 19.11.2014 tarihli 2013/13155 esas ve 2014/12889 karar sayılı kararına yazdığım karşı oy yazımda belirttiğim nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının kabülüne karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun aksi görüşüne katılmıyorum. 27.01.2015