23. Hukuk Dairesi 2014/3077 E. , 2014/8356 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2006/90-2013/601
Taraflar arasındaki sözleşmenin uyarlanması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili yüklenici ile davalı arsa sahipleri arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşme uyarınca Ü. İlçesi Ç. Mahallesi 36 pafta .. ada 5 ve 6 nolu parsellerin tevhidinden önce veya sonra bu gayrimenkul üzerinde yapılacak binadan, arsa sahiplerinden Mehmet Mengi"ye iki, T.. S.."ya da iki daire olmak üzere 4 daire verileceğini, kalan dairelerin müvekkiline ait olacağı hususunda taraflarca anlaşmaya varıldığını, bu sözleşme yapılırken 1/1000 ölçekli imar planının yürürlükte olduğunu, bu imar planına göre, arsa üzerine 18 daire yapılabildiğini, bu imar planı ve bu imar planına göre arsa üzerinde çıkacak 18 daire nazara alınarak sözleşme şartlarının belirlendiğini, sözleşmeden sonra davalılar tarafından gerekli olan vekaletname ve muvafakatnamelerin verildiğini, müvekkilinin kendisine verilen vekaletname ve muvafakatnameden sonra arsanın imar durumu, kot kesit, röperli kroki çıkarmak için gerekli başvuruları yaptığını, ayrıca arsa üzerinde inşaat projesi yapmak üzere inşaat mühendisleri ile anlaştığını, sözleşmenin tanziminden çok kısa bir süre sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından imarların durdurulduğunu, bu nedenle müvekkilinin söz konusu gayrimenkulde inşaata başlayamadığını, durdurma işlem ve kararının bir yıla yakın sürdüğünü, Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından kabul edilen ve uygulamaya sokulan yeni imarın 1/5000 ölçekli olduğunu, yeni imar durumunun sözleşmenin imzalandığı tarihteki imar durumundan farklı olduğunu, sözleşmenin bu şartlarda uygulanmasının müvekkilinin mağduriyetine sahip olduğunu, yeni imar durumu ile müvekkilinin 18 daire yerine 8 daire ancak inşa edebileceğini, değişen imar durumunun müvekkilinin mağduriyetine, diğer davalıların lehine hakkaniyete sığmayacak bir durum ortaya çıkaracağını, 1/5000 ölçekli imar durumu yürürlüğe girince müvekkilinin tekrardan işlemlere başladığını, avan projeyi onay için Ümraniye Belediye Başkanlığına sunduğunu, ancak, davalıların Ümraniye Belediye Başkanlığına vermiş oldukları 2005/1830 kayıt numaralı yazı nedeni ile proje ve ruhsat işlemlerinin yapılmadığını, davalıların dilekçelerini geri almaları, sözleşmenin ifası için gerekli muvafakatı vermeleri için 22.11.2005 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalıların şimdiye kadar dilekçelerini geri almayarak ve gerekli muvafakatnameyi vermeyerek sözleşmenin ifasını engellediklerini ileri sürerek, sözleşmede tarafların edimlerinin hak ve borçları ile taraflara düşecek daire sayısının yeniden belirlenmesini, imarın durdurulması süresi ile davalıların belediyeye vermiş olduğu dilekçe dolayısıyla ile sözleşmenin ifası için gerekli işlemlerin yapılmadığı süre nazara alınarak sözleşme şartlarının ve sözleşme süresinin değişen duruma göre hakkaniyet ölçüleri gereği yeniden uyarlanmasını, davalıların Ümraniye Belediye Başkanlığına vermiş oldukları 2005/1830 sayılı dilekçe ve daha evvelden vermiş oldukları ancak, sonradan azilname vererek geri aldıkları vekaletnameler nedeniyle sözleşmenin ifası mümkün olduğundan sözleşmenin ifası, inşaatın yapılabilmesi için davalıların gerekli muvafakatname ve vekaletnameleri vermesi hususunda sözleşmenin aynen ifasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, aradan geçen süre nazara alındığında davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının iyiniyetle hareket etmediğini düşünerek kendisine ihtarname çekerek azlettiklerini, bu durumun kendisine tebliğ edildiğini, davacının uzun bir süre ihmalkar davrandığını, şartların ve imar durumunun sözleşmenin ifasına müsait olduğu zaman yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, hatta herhangi bir teşebbüste dahi bulunmadığını, inşaat yapma hesabına bir çivi bile çakmadığını, bu nedenle davanın haksız ve kötüniyetle açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların sözleşmenin feshi doğrultusunda açmış olduğu bir dava bulunmadığı, dosyada da öyle bir talep olmadığı, tek taraflı fesih ihtarlarının sözleşmenin feshi sonucunu doğurmaya yeterli bulunmadığı, sözleşmenin halen geçerli ve ayakta olduğu, davalıların, davacıyı işlem yapmaktan azletmesi ve davacının belediyede ya da resmi kurumlarda azil sebebi ile işlem yapamamasının açılacak sözleşmenin feshi davasında haklılık sebebi olarak irdelenebilecek bir husus olduğu, her ne kadar davacı tarafça sözleşme süresinin yeni imar durumuna göre yeniden düzenlenmesi talep edilmiş ise de, yürürlükte olan bir sözleşmede işlemin gecikme sebebi ve haklılığına göre açılacak davada tartışma yapılabileceğinden, davanın feshe yönelik bir dava olmadığından, bu hususta karar verilmediği, sözleşmeden sonra imar durumundaki değişikliğin, yapılacak inşaat alanında artırım ön gördüğünden tarafların lehine olduğu, bu sebeple imar uygulaması sebebi ile tarafların katlanamayacağı ve öngörülemeyen bir hak kaybı doğurmadığından, davacının uyarlama talebinin reddine karar verildiği, davacının, davalıların işlem yapmak için muvafakatname ve vekaletname vermeleri noktasında karar talep edilmiş ise de, mahkemenin böyle bir hususta taraf iradesi yerine geçerek karar vermesi söz konusu olmadığı, haklı sebep olmadan gerekli işlem yetkisini vermeyen toprak sahibinin ancak açılacak tazminat ya da fesih davasında gerekli hukuki yaptırıma katlanacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, arsa sahiplerinden Mehmet Mengi aleyhine açılmış olup, gerekçeli karar başlığında sözleşmeyi Mehmet Mengi adına vekaleten imzalayan H.. M.."nin davalı olarak gösterilmiş olması, HMK"nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuş ise de, HMK"nın 304. maddesi uyarınca tarafların başvurusu üzerine veya re"sen düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamımştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.