Davacı, 8.569.94YTL alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün taraf vekillerince tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davacı S.K.un, Ödemiş 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/293 Esas ve 2006/53 Karar sayılı dosyasında işçisi H.A.nın kendisine karşı açtığı iş kazası nedeniyle manevi tazminat davasının kısmen kabulü üzerine ödediği tazminat miktarının bir kısmını, anılan iş kazasında gayri resmi taşeron olarak kendisine kusur atfedilen M.K.’ın kusuru oranında ödenmesi için açtığı rücu davasıdır. Dava nitelikçe işverenlerin kendi aralarındaki rücu ilişkisine dayandığından, davanın yasal dayanağı belirgin olarak Borçlar Kanununun 146.maddesidir. Başka bir anlatımla uyuşmazlık 506 sayılı Yasa"dan kaynaklanmadığı gibi 5521 sayılı Yasanın 1. maddesinde öngörülen koşullar somut olayda oluşmamıştır. Bu durumda uyuşmazlığın çözüm yerinin Sosyal Sigortalar Kanununun 134 ve 5521 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince iş mahkemesi olmayıp miktara göre Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ortadadır. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın işin esasına girilerekdavanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafın öteki itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 05.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.