Esas No: 2016/937
Karar No: 2017/213
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/937 Esas 2017/213 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 19.09.2012
Sayısı : 210-361
Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan sanık ..."nın TCK"nun 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK"nun 220/6, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.09.2012 gün ve 210-361 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesince 28.05.2015 gün ve 1459-1683 sayı ile;
“Sanığın kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenleyenlerden olduğu ve eyleminin hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin 4. fıkrası kapsamında kalmadığı” açıklamasıyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.02.2016 gün ve 353755 sayı ile;
"...2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen "kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenlemek" fiili; hazırlıklar da dahil olmak üzere toplantı veya yürüyüşün yapılabilmesi için gerekli her türlü işlemi yapmak; "yasadışı toplantı ya da gösteri yürüyüşünü yönetmek" fiili; topluluğun dağılmaması, amaçlanan doğrultuda devam etmesi için topluluğa ya da etkin bazı kişilere gerekli talimatları vermek, duruma göre insiyatif geliştirmek, gerekli idare işlemlerini yapmak, topluluğu hareketlendirmek ve yönlendirmek; "kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşünü düzenleyen ve/veya yönetenlerin hareketlerine katılmak" fiili ise, bu toplantı veya yürüyüşü düzenleyen ve yönetenlerden olmamakla birlikte, bizzat toplantı ve yürüyüşte hazır bulunarak bu kişilerin hareketlerini paylaşmak anlamına gelmektedir. Yargıtay Ceza Daireleri ve Anayasa Mahkemesinin 2011/39 Esas, 2012/37 Karar sayılı kararlarında da aynı şekilde tespitler yapılmıştır.
Yargıtay uygulamalarında 2911 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçu, toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleyenlerin ve yönetenlerin hareketlerine bilerek iştirak etme biçiminde yorumlanmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin ve Yargıtayın kararlarında da açıklandığı ve anlaşılacağı üzere, 2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılandan anlaşılması gereken; toplantı veya yürüyüşü düzenleyen ve yönetenlerden olmamakla birlikte, bizzat toplantı ve yürüyüşte hazır bulunarak bu kişilerin hareketlerini paylaşandır. Kanuni düzenleme kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılanların tümünü kapsamamaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus "katılmanın" 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine muhalefet edilmesi halinde yasa dışı gösteriye "katılmaktır". Yoksa 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesindeki "katılanlar" bu kapsama girmemektedir. Ancak asıl sorun da tam da burada ortaya çıkmaktadır.
Çünkü, yeni getirilen bu düzenlemeler içerisinde; 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesi "Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle, bunların hareketlerine katılanlar…" şeklinde olup, 6459 sayılı Kanun ile örgüt adına suç işlemede sağlanan istisnadaki düzenleme ile çelişmektedir. Çünkü; 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesinde bu gösterilere katılmaya ilişkin bir suç düzenlenmemiştir. 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesi, kanuna aykırı toplantı ve yürüyüş gösterilerini düzenleyen, yani organize eden, bunları yöneten ve bunların fiillerine katılanların eylemini düzenlemiş, bizzat gösteriye gidip katılanları kastetmemiştir.
Burada üç seçimlik hareketten bahsedilmektedir. Bunlar ise "düzenleyen" veya "yönetenlerle" "bunların hareketlerine katılanlar"dır. Yani tek başına "katılma" fiili düzenlenmemiştir. Katılma ya "düzenleyenlerin hareketlerine katılma" ya da "yönetenlerin hareketlerine katılma" şeklindedir. Bu durumda ise düzenleyenleri veya yönetenleri bunların hareketlerine katılanlardan ayrı düşünmek mümkün değildir. Kanun koyucu bu düzenlemeyle her üç hareketi de aynı eşit tehlikede görmektedir. Bu yüzden de böyle bir seçim yapmıştır. Hal böyleyken, 6459 sayılı Kanun kapsamında yapılan değişiklikte örgüt adına suç işleme suçunda "kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu, işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez." şeklindeki düzenlemeyi, 28/1. maddenin tamamı şeklinde anlamak gerekmektedir. Kanunun konuluş amacı ve gerekçesine bakıldığında da bu durum ortaya çıkmaktadır. Burada ortaya çıkan sorun kanun koyucunun bilinçli olarak "katılma" ibaresini madde metnine eklemesi değil aksine kanunun yazımı sırasında ortaya çıkan ve yanlış yorumlamalara sebebiyet veren yazım şeklidir. Aksinin kabulü yasaya, usule, adalet anlayışına aykırı olacaktır. Bu ise hukuk devleti açısından kabul edilebilir bir durum olmayacaktır.
Tüm bunların ışığında somut olay incelendiğinde;
Sanığın suç tarihinde silahlı terör örgütünün eylem çağrıları üzerine TUHAD-FED (Tutuklu Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu) tarafından düzenlenen terör örgütü liderinin doğum günü kutlaması için düzenleme kurulu üyesi olarak karar alıp Valilik makamına başvuru dilekçesi veren kişiler arasında bulunduğu, sanığın düzenlenen gösteriye yönetici sıfatıyla katıldığı, başlangıçta herhangi bir yasa dışı eyleme konu olmayan gösterinin daha sonra açılan pankartlar, terör örgütünü simgeleyen taşınan sözde bayraklar ve atılan sloganlar yüzünden yasa dışı hale dönüştüğü, ancak dosya kapsamından gösterinin herhangi bir şiddet eylemine dönüşmediği, düzenleme heyetinde yer alan diğer sanıklar hakkında da aynı suçlardan dolayı ayrı davaların açıldığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkemece, sanık hakkında başlangıçta yasal olan ancak daha sonra yasa dışı olan gösteriyi "yönetenlerden" olduğundan bahisle 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesine muhalefet suçunun oluştuğundan bahisle örgüt adına suç işleme suçundan mahkûmiyetine karar verilmiş, Yüksek Daire ise "düzenleyenlerden" olduğundan bahisle 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesine muhalefet suçunun oluştuğu ve bu nedenle sanığın örgüt adına suç işleme suçundan cezalandırılmasına karar veren mahkeme hükmünü onamıştır. Tüm dosya kapsamından sanığın 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesine muhalefet ettiği sabit ise de;
Yukarıda arz ve izah edilen sebepler muvacehesinde sanığın suç teşkil eden ve örgüt adına suç işleme suçunun yasal dayanağı ve delili olan ve sonradan yasa dışı hale gelen gösteriyi "düzenleyenlerden" olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak 2911 sayılı Kanunun 28. maddesinde 6459 sayılı Kanunla değişik 3713 sayılı Kanunun 7. maddesindeki gibi "katılanlar" şeklinde bir düzenleme olmaması, kanunun konuluş amacı, kanun metnindeki "Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle, bunların hareketlerine katılanlar" şeklinde katılma fiilinin diğer seçimlik hareketlerle birlikte düzenlenmiş olması karşısında; sanığın 3713 sayılı Kanunun 7/4. maddesindeki "kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu, işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez." hükmü gereğince, mahkemece örgüt adına suç işleme suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdiri gerektiğinden bahisle bozulması yerine onanmasına karar verilmesi usul ve kanuna uygun bulunmamıştır." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesince, 27.04.2016 gün ve 1510-2634 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin, 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ise itirazın reddedilmesi üzerine kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın 2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşünü “düzenleme” eyleminin, hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen dördüncü fıkrası kapsamında kalıp kalmadığı, bu bağlamda sanığa silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan ayrıca ceza verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
Terör örgütünün amaç ve stratejileri doğrultusunda yayın yaptığı belirlenen internet sitelerinden, terör örgütü PKK"nın elebaşı..."ın doğum gününün TUHAD-FED (Tutuklu Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu) tarafından organize edilip sözde devrim şehitleri anısına, örgüt propagandasına dönüşecek etkinliklerle kutlanması yönünde örgüte ve müzahir kitleye talimatlar verildiği, bu kapsamda 03.04.2011 tarihinde "www.rojaciwan.com" isimli internet sitesinden "Onbinler Halfeti"ye Akın Ediyor" ve "www.fıratnews.com" isimli internet sitesinden "KJB Koordinasyonundan 4 Nisan Mesajı" başlıklı eylem çağrılarının yapıldığı, ayrıca TUHAD-FED tarafından da “Tüm halkımıza" başlığı altında benzer içerikte bildirilerin dağıtıldığı,
TUHAD-FED"in 27.03.2011 tarihli toplantısında; cezaevlerine dönük olarak 03.04.2011 tarihinde Halfeti"de bir gün konaklanılacağına ve 04.04.2011 tarihinde Halfeti ilçesi Ömerli Köyünde basın açıklaması yapılacağına dair kararlar alındığı, bu kararların işlendiği karar defterinde, üye sıfatıyla sanık ..."nın da imzasının bulunduğu, alınan bu kararlar doğrultusunda TUHAD-FED tarafından 01.04.2011 tarih ve 111 sayılı dilekçenin Şanlıurfa Valiliğine verildiği,
Olay tutanağında;
02.04.2011 tarihinde; toplantı ve gösteri yürüyüşü alanında çadırlar kurulmaya başlandığı, saat 20.25"de alana kurulu platformdan terör örgütü elebaşı..."ı övücü nitelikte kürtçe "Ape me" (Apomuz) isimli şarkının 20 dakika kadar yayınlandığı, kurulan çadırların ve platformların üzerine çok sayıda PKK terör örgütünü simgeleyen fotoğraflar, bayraklar ve..."ın posterlerinin asıldığı,
03.04.2011 tarihinde; saat 08.00 itibarıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü alanında yaklaşık 13.500 kişilik bir grubun toplandığı, saat 09.25"de platformdan yine "Ape me" (Apomuz) ve benzer nitelikli şarkıların yayınlandığı, saat 09.50"de 5x10 ve 10x20 metre ebatlarındaki... posterlerinin platforma ve yanındaki çadırın üzerine asıldığı, bu posterlerin indirilmesi için bir müddet beklenilmesine rağmen TUHAD-FED yönetim kurulunun herhangi bir müdahalesinin olmadığı, bunun üzerine emniyet görevlilerince BDP (Barış ve Demokrasi Partisi) yetkilisine söz konusu posterlerin indirilmesi, yasa dışı slogan atılmaması ve terör örgütünün propagandası niteliğindeki şarkıların yayınlanmaması için gerekli ikaz ve uyarıların yapılmasına rağmen düzenleme kurulu tarafından herhangi bir müdahalede bulunulmadığı, saat 10.50 ve 11.03"de platformun yanından alan içerisine sokulan sözde konfederalizm bayrağı olan bez parçalarının alanda gezdirilerek sallanıldığı, gün boyu süren etkinlikte benzer nitelikli eylemlerin yapıldığı, saat 19.50"de havanın kararmasıyla birlikte çekim yapan görevlilere havai fişek ve taş ile saldırıldığı, terör örgütü elebaşı..."ın kardeşi Mehmet Öcalan"ın saat 22.45"te yaptığı konuşmanın ardından sinevizyon aracılığıyla terör örgütü üyelerinin ve elebaşısının görüntülerinin yayınlandığı,
04.04.2011 tarihinde; bir grubun,..."ın Halfeti ilçesi Ömerli Köyünde bulunan evinin olduğu yere gittikleri, terör örgütü lehine slogan atıp örgüt elebaşısının posterlerini açtıkları, 3 gün süren etkinlik boyunca düzenleme kurulu tarafından yasa dışı poster, pankart ve sloganlara karşı herhangi bir müdahalede bulunulmadığı ve PKK terör örgütünün, üyelerinin ve..."ın propagandasının yapılmasına müsaade edildiği,
Bilgilerine yer verildiği,
Görüntü çözüm tutanağında; tertip komitesi üyeleri arasında sanık ..."nın da bulunduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık ... savcılık ve sorguda; TUHAD-FED yönetim kurulu üyesi olduğunu, dernek ve şubelerinin cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin kamuoyuna duyurulmasını istemeleri nedeniyle 3-4 Nisan 2011 tarihindeki organizasyonu yapma kararı aldıklarını, toplanan kalabalığın bayrak ve posterler taşıyıp slogan atmasının kendileri dışında gelişen olaylar olduğunu, organizasyondaki görevinin toplanan kalabalık ile güvenlik güçleri arasında bir gerginlik yaşanmasını engellemek olduğunu, TUHAD-FED karar defterinde isminin altında bulunan imzanın kendisine ait olduğunu, çağrıya dair yazıyı TUHAD-FED olarak kendilerinin dağıtmadıklarını, sahnede asılı posterler ve sinevizyon gösterisini o esnada görev yaptığı için görmediğini, sahneden gelen sesleri ve söylenen şarkıların içeriklerini duyamadığını,
Duruşmada; TUHAD-FED olarak valiliğe izin için başvuran heyet içerisinde olduğunu, basın açıklamasının yapıldığı köyde bulunmadığını, topluluğun taşkınlık çıkarmaması için platformun yaklaşık 200 metre uzağında görev aldığını, platform üzerinde yapılan konuşmaların ve sesli yayınların içeriğini anlayamadığını, platform ile herhangi bir ilgisinin olmadığı gibi burada bir görüntüsünün de bulunmadığını, TUHAD-FED yönetim kurulu üyesi olduğu için karar defterinde kendisinin de imzasının olduğunu, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini,
Savunmuştur.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre toplantı; “Birden çok kimsenin belirli amaçlarla bir araya gelmesi, içtima”, gösteri ise; “Bir istek veya karşı görüşün, halkın ilgisini çekecek biçimde topluca ve açıkça yapılması, nümayiş" şeklinde tanımlanmış,
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde toplantının; "belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelkişiler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer toplantılarını", gösteri yürüyüşünün; "belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişiler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşleri" ifade ettiği açıklanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 34. maddesinde; “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir...”,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü” başlıklı 11. maddesinde; “Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapma, dernek kurma, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma haklarına sahiptir” şeklinde düzenlemelere yer verilmiş,
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 3. maddesinde ise; herkesin, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre şiddet veya silah kullanmadan kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, çoğulcu bir demokrasinin kurulması, farklı siyasi, kültürel, dini, sanatsal ve benzeri fikirlerin oluşabilmesi ve bir arada yaşayabilmelerinin içselleşmesi bakımından önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 34. maddesine göre; “…Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir...”, AİHS"nin 11. maddesinin ikinci fıkrasına göre de; “Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca bu hakların kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir” şeklinde sınırlamalar öngörülmek suretiyle bu hakkın sınırsız bir hak olmadığı ortaya konulmuştur.
Görüldüğü gibi gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gerekse AİHS, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının, “demokratik bir toplumda gerekli olma” kriteri gözetilmek şartıyla kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabileceğini düzenlemektedir. Bununla birlikte soyut bir kamu düzeni ve kamu güvenliği tehlikesine dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmamalı, göstericilerin saldırgan ve tehdit edici herhangi bir davranış sergileyip sergilemedikleri de tespit edilmelidir.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun “Düzenleme Kurulu” başlıklı 9. maddesinde; bu Kanuna göre yapılacak toplantıların, fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu tarafından düzenleneceği, aynı Kanunun “Bildirim verilmesi” başlıklı 10. maddesinde; toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bir bildirimin, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat önce toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilmesi gerektiği, "Toplantının yapılması" başlıklı 11. maddesinde; düzenleme kurulunun, kendi üyelerinden başkan dahil en az yedi kişiyi toplantının yapıldığı yerde bulundurmakla yükümlü olduğu, “Düzenleme kurulunun görev ve sorumlulukları” başlıklı 12. maddesinde; düzenleme kurulunun, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumlu olduğu, aynı Kanunun 23. maddesinde ise toplantı ve gösteri yürüyüşünün hangi hallerde kanuna aykırı sayılacağı ifade edilmiştir.
Konu ile ilgisi yönünden 2911 sayılı Kanunun 32 ve 33. maddelerinin de değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
2911 sayılı Kanunun "Direnme" başlıklı 32/1. maddesinde;
"Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçu, toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde, bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur”
2911 sayılı Kanunun suç tarihinde yürürlükte olan "Toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar" başlıklı 33/1. maddesinde de;
"Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine 23"üncü maddenin (b) bendinde sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Silah veya aracın ateşli silah ya da patlayıcı veya yakıcı madde olması durumunda, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Silah veya aracın bulundurulmasının suç oluşturması halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya hükmolunur”
Şeklinde hükümlere yer verilmiştir.
2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan fail, "dağılın" ihtarına ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etmekte, aynı Kanunun 33/1. maddesinde ise fail, toplantı ve gösteri yürüyüşüne, Kanunun 23. maddesinin (b) bendinde sayılan silah ve araçlarla katılmaktadır. Görüldüğü üzere, 2911 sayılı Kanunda asıl olarak kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmayı düzenleyen ve yaptırım altına alan hükümler 32/1 ve 33/1. maddeleridir.
Uyuşmazlığın esasını oluşturan;
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun “Yasaklara aykırı hareket” başlıklı 28/1. maddesi; “Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş,
30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen fıkra ile;
“Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu,
b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçu,
c) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu,
işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez.” hükmü getirilmiştir.
TCK"nun 314. maddesinde tanımlanan "Silâhlı örgüt" suçu ise;
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır" şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" başlıklı 220. maddesinin altıncı fıkrası suç tarihi itibarıyla; "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır" şeklinde iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile bu fıkra; "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir" şeklinde değiştirilmiş, 6459 sayılı Kanun ile fıkraya “Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır” cümlesi eklenmiştir. Anılan fıkraya ilişkin madde gerekçesinde "Örgüte hâkim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyesi olarak kabul edilmesi ve bu nedenle de sorumlu tutulması gerekir" açıklamalarına yer verilmiştir.
2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenlemek” fiili; hazırlıklar da dahil olmak üzere toplantı veya yürüyüşün yapılabilmesi için gerekli her türlü işlemi yapmak; “yasadışı toplantı ya da gösteri yürüyüşünü yönetmek” fiili; topluluğun dağılmaması, amaçlanan doğrultuda devam etmesi için topluluğa ya da etkin bazı kişilere gerekli talimatları vermek, duruma göre insiyatif geliştirmek, gerekli idare işlemlerini yapmak, topluluğu hareketlendirmek ve yönlendirmek; “kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşünü düzenleyen ve/veya yönetenlerin hareketlerine katılmak” fiili ise, bu toplantı veya yürüyüşü düzenleyen ve yönetenlerden olmamakla birlikte, bizzat toplantı ve yürüyüşte hazır bulunarak bu kişilerin hareketlerini paylaşmak anlamına gelmektedir.
2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olup, bu suçun oluşması için failin “düzenlemek”, “yönetmek” veya “düzenleyen ve/veya yönetenlerin hareketlerine katılmak” fiillerinden birini işlemesi suçun oluşması için yeterlidir.
Yapılan bu açıklamalardan sonra, 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen dördüncü fıkranın kapsamına 2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan üç seçimlik hareketinde mi yoksa yalnızca “düzenleyen ve/veya yönetenlerin hareketlerine katılma” fiilinin mi girdiği hususu üzerinde durulmalıdır.
2911 sayılı Kanunda, asıl olarak kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmayı düzenleyen ve yaptırım altına alan hükümler, 32/1. maddesinde tanımlanan toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılıp dağılma ihtarı ve zor kullanılmaya rağmen dağılmamakta ısrar etme ile 33/1. maddesindeki toplantı ve gösteri yürüyüşüne, aynı Kanunun 23 maddesinin (b) bendinde sayılan silah ve araçlarla katılma fiilleridir. 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendinde, 2911 sayılı Kanunun sadece 28. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunun belirtilmesi, aynı Kanunun 32 ve 33. maddelerinin zikredilmemesi nedeniyle, bu maddelerde yaptırım altına alınan suçları işleyen fail, örgüt adına suç işleme suçunun istisnası niteliğinde düzenlemeler getiren 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin dördüncü fıkrasından yararlanamamaktadır. Bu sebeple fail, bu suçların yanı sıra diğer şartların da varlığı halinde silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan da ayrıca cezalandırılmaktadır. O halde, asıl olarak kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılma suçunun düzenlendiği 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerinin, 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında değerlendirilmemesine rağmen, 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesinde düzenlenen üç seçimlik hareketin de bu fıkra kapsamında olduğunu ileri sürmek imkan dahilinde değildir.
Öte yandan; 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendinde “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçu” tabiri kullanılmak suretiyle, 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesinde tanımlanan üç seçimlik hareketten yalnızca “düzenleyen ve/veya yönetenlerin hareketlerine katılma” eylemi kanun koyucu tarafından bilinçli tercih edilmiştir. Diğer seçimlik hareketler olan “düzenlemek” ve “yönetmek” fiillerine bu bentte yer verilmemiştir. Bu bakımdan 2911 sayılı Kanunun 28/1. maddesindeki kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerini "düzenleyen” ve “yöneten” failler, diğer şartların da varlığı halinde ayrıca silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan da cezalandırılacaklar, ancak “düzenleyen ve/veya yönetenlerin hareketlerine katılma” fiillerini işleyen kişilere silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan ayrıca ceza verilmeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Amacı Türkiye Cumhuriyetinin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını silahlı mücadele vererek devlet idaresinden ayırıp bu bölgede Marksist-Leninist ilkelere dayalı bir Kürt devleti kurmak olan PKK terör örgütü elebaşısı..."ın sözde doğum gününün kutlanması için çeşitli internet sitelerinden eylem çağrılarında bulunulduğu, bu kapsamda TUHAD-FED tarafından 03-04.04.2011 tarihlerinde Halfeti ilçesinde etkinlik düzenlenmesi için karar alınıp valilik makamına başvuru dilekçesi verildiği, sanığın da arasında bulunduğu düzenleme kurulu üyelerince herhangi bir ikaz veya uyarının yapılmadığı gösterinin; açılan pankartlar, terör örgütünü simgeleyen ve alanda gezdirilen sözde bayraklar, atılan sloganlar, platformdan yapılan yayınlar ve platforma örgüt elebaşının afişinin asılması gibi eylemler nedeniyle kanuna aykırı hale dönüştüğü olayda; toplantı ve gösterinin bildirimde yazılı amaç dışına çıkmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumlu olan sanığın eyleminin, 2911 sayılı Kanunun 28. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşünü "düzenleme" suçunu oluşturduğu ve 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi kapsamında kalmadığı, bu suretle sanığın silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan dolayı ayrıca cezalandırılmasının usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmün onanmasına dair Özel Daire kararı isabetli olup Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.04.2017 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.