Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/10963
Karar No: 2010/646
Karar Tarihi: 25.01.2010

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2009/10963 Esas 2010/646 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2009/10963 E.  ,  2010/646 K.

    "İçtihat Metni"

    ......


    Davacı, 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.

    Mahkeme, bozma ilamına uyarak davanın kabulüne karar vermiştir.

    Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    Mahkemece kabul edilen sigortalılık süresinin isabetli bulunup, yaşlılık aylığı bağlanması için gereken 3600 gün prim ödeme koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde araştırma yapılmasına yönelik Dairemizin bozma kararı verdiği (davacı temyizi olmayan) mahkeme kararında; "Davacının 01.04.1996 – 31.12.1998 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine" karar verildiği; uyulan bozma kararı sonrasında; yargılama sürecinde davacının ödediği herhangi bir prim olup olmadığı araştırılmaksızın "3 gün 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık dışında 01.01.1996 – 31.12.1998 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak kabul edilen davacının 3600 gün prim ödeme koşulunu yerine getirdiği gerekçesiyle 01.05.2004 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazandığının tespitine karar verildiği" görülmektedir.

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 14.06.2006 tarihli 2006/15-275 Esas ve 2006/366 Karar nolu ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kurumuna ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta olup, Yargıtay uygulaması ile kabul edilmiş ve şekillenmiştir. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir.
    ./...
    -2-

    Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

    Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş olan “usuli kazanılmış hak” kurumunun bir çok hukuk kuralında olduğu gibi, özellikle kamu düzeni düşüncesi ile, yine Yargıtay içtihatları ile getirilmiş istisnaları vardır:Mahkemenin bozmaya uymasından sonra bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkarsa, bu yeni İçtihadı Birleştirme Kararının mahkemede ve Yargıtay’da görülmekte olan bütün işlere uygulanması gerekir. Buna karşı usuli kazanılmış hak iddiasında bulunulamaz (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).İçtihadı Birleştirme Kararında olduğu gibi, bozmadan sonra yürürlüğe giren ve geçmişe etkili bir yeni kanun karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla meydana gelen usuli kazanılmış hak, hukukça değer taşımaz.Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce ......tarafından iptal edilirse, artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.... 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi, “kamu düzeni” ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001). Görüldüğü üzere, usuli kazanılmış hak kuralının hukuki sonuç doğurması için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık ve net biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.

    Somut olaya açıklanan bu ilkeler çerçevesinde bakıldığında; 1996 yılı 1. dönemindeki 3 günlük 506 sayılı Kanun kapsamında çalışma dışında 01.01.1996 – 31.12.1998 tarihleri arasında davacının 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesi isteği eldeki davaya konu olup; davacının temyiz etmediği ve Dairemizin sigortalılık süresine ilişkin kararı isabetli bulmasıyla kesinleşen ve yukarıda açıklanan istisnaların sözkonusu olmadığı bozmaya konu "01.04.1996 – 31.12.1998 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine" ilişkin verilen kararla birlikte, 01.01.1996 – ../...
    -3-

    31.03.1996 tarihleri arasında kalan dönemde davacının 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığına ilişkin davalı Kurum lehine usuli bir kazanılmış hakkın ortaya çıktığı belirgin olup; uyulan Dairemizin bozma kararı çerçevesinde yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

    O halde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

    S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.01.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.


    .........

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi