21. Hukuk Dairesi 2007/16045 E. , 2008/8393 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2007
NUMARASI : 2004/858-2007/307
Davacı, 14.07.2004 tarihine kadar SSK."lı hizmetleri esas alınarak olmadığı takdirde hizmet birleştirilmesi yapılmaksızın sadece 01.11.2000 tarihi öncesi SSK. sigortalısı olduğu süreler esas alınmak suretiyle 01.08.2004 tarihinden itibaren SSK."ca maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının ıslah ettiği dava dilekçesi ile, 14.7.2004 tarihine kadar SSK’lı hizmetleri esas alınarak olmadığı taktirde hizmet birleştirmesi yapılmaksızın sadece 1.11.2000 tarihi öncesi SSK sigortalısı olduğu süreler esas alınmak suretiyle 1.8.2004 tarihinden itibaren SSK’ca maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden davacının 1.2.1984 tarihinden itibaren 14.7.2004 tarihine kadar 4.145 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığı, 6.6.1995 tarihinden itibaren devam eden Ltd. şti. ortaklığından dolayı 1.11.2000 tarihinde resen 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak tescil edildiği, Bağ-Kur sigortalılığından dolayı herhangi bir prim ödemediği, şirket ortaklığının 25.1.2005 de sona erdiği, davacının S.S.K. Maluliyet dairesinin 17.6.2004 tarihli yazısına göre 22.1.2004 tarihli ve 239 sayılı raporu maluliyetine başlangıç olmak üzere çalışma gücünün 2/3’ünü kaybettiği başka birisinin bakımına muhtaç olmadığı ve kontrol kaydının bulunmadığı, yine davacıya ait Güzelyalı 600 yataklı Hava Hastanesinin 11.11.1988 tarih ve 1513 sayılı raporunda “çocukluğundan beri her iki gözüde iyi göremediğini ifade eden hastanın yapılan muayenesinde her iki göz haricen tabii, kırıcı vasatlar saydam, tigroid görünüm (oftal maskopide) skiaskopide sağ göz dikey 9.00 yatay -7.00 DPT miyop astimat olup görmesi 1 MPS tashihle 0,4 dür. Sol göz dikey 10.00 astimat -8.00 DPT miyop astimat olup görme 1 MPS tashihle 0,4 dür” bulgularının tespit edildiği, davacının SSK’dan 15.7.2004 tarihinde maluliyet aylığı talebinde bulunduğu ve Kurumca 2/3 oranında çalışma gücünün kaybolduğu belli ise de en son çalışmanın Bağ-Kur bünyesinde olduğundan 2829 sayılı Yasa^nın 8. maddesine göre talebin reddedildiği, davacının 1.2.1984-1.11.2000 tarihleri arasında Bağ-kur sigortalısı süreler hariç 2977 gün zorunlu çalışmasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık; bir kimsenin Sosyal Güvenlik Kurumunda önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığı döneminde başka bir Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi çalışmaya başlaması halinde yani “çatışan sigortalılık durumunda” hangi kurumdaki çalışmanın esas alınacağı ve maluliyetine istinaden aylığın hangi kurum tarafından bağlanacağı noktasında toplanmaktadır. Bu durumda yapılacak iş, “çatışan sigortalılık durumunda” hangi kurumdaki çalışmanın esas alınacağını saptamaktır.
“Çatışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan yasanın 3. maddesinin I.(F) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” (K) bendinde ise, “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı). Bu nedenlerden dolayı davacının 1.2.1984 tarihinde başlayıp 14.7.2004 tarihine kadar devam eden 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalılığına geçerlilik tanınacağı ortadadır.
Öte yandan, 2829 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasında, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı hükmü öngörülmüştür. Ancak sigortalının tabi olduğu kurumdaki hizmet süresinin yeterli olduğu durumda sadece o kurumdaki çalışmalarının aylık bağlanmasına esas alınacağı hususu tartışma götürmez. Kaldı ki 1.9.1995 ile 1.11.2000 tarihleri arasına ilişkin olarak Bağ-Kur uyuşmazlık çıkarmamaktadır. Yani davacıyı 1.11.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılık kapsamına almakla, 1.11.2000 tarihinden önce davacının 506 sayılı Yasa’ya göre maluliyet aylığı almaya hak kazanıp kazanmadığına bakmak gerekmektedir. Gerçekten davacının 1.2.1984-1.11.2000 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi 2977 gün zorunlu çalışmasının bulunduğu belli olmakla artık S.S.K’dan maluliyet aylığı bağlanması gerektiği açıktır. 506 sayılı Yasa’nın 53/A maddesinde maluliyetin oranı, 53/B maddesinde maluliyetin başlangıç zamanı ve 54. maddesinde de maluliyet aylığı almaya hak kazanabilmek için maluliyet oranı belirlendikten sonra asgari bulunması gereken sigortalılık süresi belirtilmiştir.
Yapılacak iş; davacının maluliyet oranının askerlik raporuna göre mi, yoksa Kurum sağlık kuruluşlarından alınmış rapora göre mi, belirlendiğini araştırmak, 506 sayılı Yasa’nın 53/B. maddesine göre maluliyetin sigortalının işe girmesinden öncemi var olduğu yoksa işe girdikten sonra mı başladığını rapor ve dayanağı tıbbi belgeler ile açık bir şekilde belirlemek ve bu şekilde maluliyetin belirlenmesinden sonra 506 sayılı Yasa’ya tabi 1800 günden fazla çalışması olduğu belli olmakla çıkacak sonuca göre S.S.K’dan maluliyet aylığı bağlamaktır.
Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.