
Esas No: 2016/17149
Karar No: 2017/8764
Karar Tarihi: 01.06.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/17149 Esas 2017/8764 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı şirketin eski 172280, yeni 2817228 numaralı abonesi olduğunu, müvekkilinin kendisine gönderilen faturaları düzenli bir şekilde ödediğini, ödenen faturalar incelendiğinde müvekkilinden haksız bir şekilde kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli adı altında paralar tahsil edildiğini, bu bedel üzerinden müvekkilli şirkete tahakkuk ettirilerek alınan KDV miktarı, TRT payı, Enerji Fon Bedeli ve Belediye Tüketim Vergisi miktarlarının da haksız olarak alındığından bahisle, davalı şirketin, müvekkilinden geriye dönük olarak 5 yıl boyunca aldığı kayıp kaçak bedeli, PSH bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ve sayaç okuma bedellerinin ticari faizi ile davalıdan tahsili, haksız yere tahsil edilen bedeller üzerinden alınan KDV"yi ve faturalarda bir başlık altında göstermediği kayıp kaçak bedelini bu bedel üzerinden tahakkuk ettirdiği enerji fonu, TRT payı, belediye tüketim vergisi ve bu kalemler üzerinden aldığı KDV"nin de faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’nin işleyecek ticari faizle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının düzenlemenin iptali için öncelikle Danıştay"da dava açması gerektiğini, davaya konu edilen fatura kalemleri ile ilgili tarifeler EPDK tarafından belirlendiğini ve dağıtım şirketlerince mevzuat gereği zorunlu olarak uygulandığını, bu nedenle davada husumetin EPDK"ya düştüğünü, davacının tacir olduğunu ve faturasındaki kayıp kaçak bedeli ve diğer talep ettiği hususları bilmek durumunda olduğunu, davasını kısmi dava olarak açmaya hakkı olmadığını, , Yargıtay Genel Hukuk Kararının dosyamız için bağlayıcı olmadığını, esasa ilişkin olarak da; davacının taleplerinin haksız olduğunu, davacıdan yapılan tahsilatların tamamının ilgili mevzuat çerçevesinde alınan EPDK kararlarına göre yapıldığını, davacının dava konusu faturalara itiraz etmediğinden ve bu nedenle içeriğini kabul etmiş sayılacağından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
../..
-2-
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 28.11.2014 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 12. maddesinde "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir" hükmünü içermektedir.
26.06.2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, "6102 sayılı Kanun"un 5.maddesinin başlığı" 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler" şeklinde, 1. fıkrasında yer alan "davalara" ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki "çekişmesiz yargı işlerine" şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanuna Tabi Tarımsal Amaçlı Kooperatifler; Tarım ve Köyişleri Bakanlığının görev alanında bulunan ve 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa göre kuruluşları yapılan tarımsal amaçlı kooperatif tüzel kişilikleridir.
Türlerine göre tarımsal amaçlı kooperatifler:
1 Tarımsal Kalkınma Kooperatifi
2 Sulama Kooperatifi
3 Su Ürünleri Kooperatifi
4 Pancar Ekicileri Kooperatifi dir.
Tarımsal amaçlı kooperatiflerin amacı; yeteri derecede iktisadi güce sahip olmayan gerçek kişilerin meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle rasyonel bir şekilde ve ekonomik olarak karşılamak ve temin etmektir.
Tarımsal Amaçlı Kooperatifler kapsamında yer alan; Sulama Kooperatiflerinin Amaçları ise; Devletçe ikmal edilmiş veya edilecek sulama tesislerinden alınacak veya her ne suretle olursa olsun tarım sahalarından çıkarılacak suyun ziraatta kullanılması ile ilgili arazi tesviyesi, tarla başı kanalları, tarla içi sulama ve drenaj gibi zirai sulama tesislerini kurmak veya kurulmuş olan sulama tesislerini işletmek, işlettirmek ve bakımını yapmak ve yaptırmak, amacıyla kurulup faaliyet göstermektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın davacı ... Kooperatifinin, elektrik faturaları uyarınca davalıya ödediği kayıp-kaçak,
../..
-3-
dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkin olup; uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından Asliye Hukuk Mahkemesince davanın görülmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
2)Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.