8. Hukuk Dairesi 2013/6825 E. , 2014/4019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2012
NUMARASI : 2011/796-2012/745
Hazine ile V.. B.. aralarındaki elatmanın önlenmesi (yıkım) davasının kabulüne dair Gemlik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 22.11.2012 gün ve 796/745 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; davalının K... M..G...C... mevkiinde C...iskelesi yanında bulunan kıyı kenar çizgisi üzerine yaklaşık 50,00 m2"lik alana büfe yaptığını açıklayarak dava konusu sahil şeridinde bulunan alana müdahalenin önlenmesi ve yasalara aykırılık teşkil eden yaklaşık 50,00 m2"lik büfenin kal"i ile eski hale getirilmesini istemiştir.
Davalı 02.02.2012 tarihli yargılama oturumunda; dava konusu olan büfeyi 2004 yılında Kurşunlu Belediyesi"nin ihalesi sonucu kiraladıklarını, belediyeye kira bedeli ödediklerini, sonra Hazine"ye ecrimisil ödemeye başladıklarını, davayı kabul etmediğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece "...davanın kabulüne, davalının G... İlçesi, K... M... G..Caddesi mevkiinde C... İskelesi yanında bulunan taşınmaza müdahalesinin men"ine, G... İlçesi Kur.. Mah. G.. Cad.. mevkiinde C.. İskelesi yanında bulunan fen bilirkişisinin 15/03/2012 tarihli rapor ve krokisinde kırmızı boya ile işaretlenen 6,40 m2"lik kısma davalı tarafından yapılan büfenin kal"ine " karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm vermeye ve taşınmazın niteliğini belirlemeye, dolayısıyla da uyuşmazlığı çözmeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dosya içeriğine ve bilirkişi raporları ve paftaya göre uyuşmazlık konusu taşınmaz Marmara Denizi"ne bitişik durumdadır. Bu saptamaya rağmen, nitelik yönünden 3621 sayılı Kıyı Kanunu gereğince araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca; öncelikle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yerinin belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.
İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 gün 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda kabul edilen ilkeye göre, ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; Adli Yargı Mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 4.maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun"un 5 ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 gün ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları göz önünde tutularak, Kanun"un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Ancak, Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardıkları bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir. İdarenin söz konusu çalışmalarını yok saymakta doğru olmaz. Açıklanan nedenlerle, adli yargı yerine kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.06.2003 gün 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde, yani kıyı kenar çizgisi ile Marmara Denizi arasında kalıp kalmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu konunun uzmanı tarafından hazırlanmadığından itibar edilemez ve hükme esas alınamaz.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.