Davacı, davalı işveren nezdinde 9.11.1982-9.12.1982 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, 09.11.1982-09.12.1982 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, 03.12.1982 tarihinde kuruma verilen işe giriş bildirgesinde 01200 sicil numaralı işyerinin unvanı C. Ö., adresi Şeker fabrikası inşaatı Muş olarak göründüğü halde, dava dilekçesinde İSTAŞ’ın davalı gösterildiği, C.Ö. isimli kişinin hasım olmadığı,dönem bordrolarının getirtilmediği, tanıkların işyerinde çalışıp çalışmadıklarının tesbit edilmediği ve işyerinin kanun kapsamında olup olmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınarak, davcının çalıştığını iddia ettiği işyerinin kime ait olduğunu yani işverenin kim olduğunu işyeri sicil numarası yazılmak suretiyle Kurumdan sorup tesbit etmek, işverenin C. Ö.isimli kişi olduğunun anlaşılması halinde bu kişiyi davaya dahil etmek, işyerinin kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığını araştırmak,dönem bordrolarını getirterek davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına, resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tesbit edip beyanlarına başvurmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de davacının hangi işyerinde çalıştığının hüküm fıkrasında gösterilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.