Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan V.B.vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
Dava, iş kazası sonucunda beden güç kaybına uğrayan davacının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın husumetten reddine ilişkin olarak verilen karar Dairemizce davanın K.-Ç. Metal Mak.San. ve Tic.Ltd.Şti aleyhine açılması gerekirken hasmın temsilcisinde hata yapılarak davanın şirket ortağı V.B.’ya yöneltildiği, davanın husumetten reddedilmeyerek yöntemince doğru temsilciye yöneltilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle 10.427.09-YTL maddi, 3.000,00-YTL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı şirket ile birlikte karar başlığında davalı olarak gösterilen V.B.’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
HUMK’un 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.
Bu bakımdan, davetiyenin ve tebliğ tutanaklı zarfın, davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde taraflar yargılamaya katılmasalar dahi mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidir. Duruşmaya gelmese dahi yoklukta davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, yasanın öngördüğü uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girişilmesi ve delillerin toplanarak bir sonuca ulaşılması zorunludur.
7201 sayılı Tebligat Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, yasa ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.
Özel hukuk tüzel kişilerine tebligatın nasıl yapılacağı Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddesinde ve Tebligat Tüzüğünün 17. ve 18. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; Özel Hukuk Tüzel Kişilerine yapılacak tebligat bunların yetkili temsilcilerine yapılır.
Tasfiyesi kapanmış ve ticaret sicilinden silinmiş olan davalı K.Metal Mak.San.ve Tic.Ltd. Şirketinin Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.4.2005 tarihli kararı ile yeniden ihyasına karar verilmiş ve bu karar İstanbul Ticaret Sicili Memurluğunca tescil ve ilan edilmiştir. Tasfiye halindeki davalı şirketinin yetkili temsilcisi tasfiye kararının verilmesinden sonra tasfiye memuru olarak seçilen V.B.’dır. Dava dilekçesi ile davacı vekilinin dava dilekçesinde hatalı olarak yazdığı davalı adını düzelttiği davalı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde sunduğu düzeltme dilekçesinin ve ıslah dilekçesinin tasfiye halindeki şirketin tasfiye mamuru olan V.B.ya davalı şirket adına tebliğ edilerek taraf teşkili yapılarak yargılamaya devam olunması gerekirken dava dilekçesi ile düzeltme dilekçesi açıklandığı şekilde tebliğ edilmeksizin ve usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmaksızın ıslah dilekçesinin tasfiye halindeki şirketin Ticaret Sicil Memurluğundaki adresine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılmak suretiyle usulsüz tebligata dayanılarak adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenme hakkı göz ardı edilerek tasfiye halindeki davalı şirketin yokluğunda karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yapılacak iş; dava dilekçesi, düzeltme dilekçesi ve ıslah dilekçesinin Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümlerine uygun şekilde tasfiye halindeki şirketin temsilcisi olan tasfiye memuru V. B.’ya şirket adına tebliğ edilip taraf teşkili yapıldıktan sonra bu kişinin tasfiye halindeki şirketin temsilcisi olarak savunmasını alıp, bildirdiği delilleri toplayarak, çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, aleyhine hüküm kurulan V.B.nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA bozma nedenine göre aleyhine hüküm kurulan V.B.nın öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına , temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 26.5.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.