
Esas No: 2017/10732
Karar No: 2018/9468
Karar Tarihi: 10.10.2018
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2017/10732 Esas 2018/9468 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Hüküm : TCK"nın 133/1, 62, 51/1-3, 53/a-b-d maddeleri gereğince mahkumiyet
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık ... hakkında düzenlenen 13.03.2015 tarihli iddianamede;....Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda ambar memurluğu görevini yürütürken hükümlülerin ve tutukluların şahsi tüketimlerine karşılık kendilerinden tahsil edilen elektrik paralarını bankaya yatırmayıp, mal edindiği iddiasıyla hakkında adli ve idari soruşturma açılan sanık ..."ı... .... ile buluşup, soruşturma sürecine ilişkin aralarındaki konuşmaları, cep telefonuna gizlice kaydetmek suretiyle TCK"nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediği iddia edilmiştir.
TCK"nın 133/1. madde ve fıkrasında, iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesi; aynı Kanun"un 133/2. madde ve fıkrasında ise en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesi, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlanmıştır. Söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK"nın 133/1. madde ve fıkrası kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylem aynı Kanun"un 134/1. madde ve fıkrasında düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabilir.
Somut olayda, yüz yüze gerçekleşen ve dinleyicilerin de hazır olduğu anlaşılan konuşmanın tarafları sadece sanık ve şikayetçi olup, sanığın tarafı olduğu konuşmayı kaydetmesi nedeniyle TCK"nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurları oluşmamıştır.
Şikayete konu ses kaydını içeren CD"nin çözümüne ilişkin 17 sayfadan ibaret döküm ile tarafların beyanlarına göre, kayda alınan görüşme esnasında, şikayetçinin özel yaşam alanına dahil ve onun özel hayatının gizliliğini ihlal edecek bir husus konuşulmadığı nazara alındığında, sanığın eylemi, TCK"nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacaktır.
Açıklanan nedenlerle sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olmasından dolayı sanık hakkında CMK"nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli bir gerekçeye dayanılmaksızın, sanığın TCK"nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK"nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde yazılı hak yoksunluğuna, aynı Kanun"un 53/3. madde ve fıkrası da nazara alınarak hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve Anayasa Mahkemesinin TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının dikkate alınmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.