Davacı, SSK sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında 1983 yılında çalışmasının bulunmadığı bu nedenle SSK sigorta kaydının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, 10.04.1983 tarihli işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesi ile davacının SSK lı olarak çalışması bulunmadığının Tespitine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 8733332 SSK sicil no ile ilk kez 12.02.1974 tarihinde çalışmaya başladığını gösterir bildirgenin 29.04.1974 tarihinde davalı Kuruma verildiği, 12.02.1974 ile 1988 yılı 2 dönemi arasında farklı iş yerlerinde kesintili olarak toplam 1426 gün 506 sayılı yasa kapsamında çalışmasının Kuruma bildirildiği bildirimlere uygun olarak primlerinin ödendiği, ayrıca davacının 18.07.1988 tarihli Bağ-Kur giriş bildirgesi ile 01.08.1988 tarihinden itibaren 2926 sayılı yasa kapsamında tarım bağ-kur sigortalı olarak tescilinin bulunduğu, Bağ-Kur tarafından davacının çakışan SSK lı çalışması (20.08.1988 tarihinden itibaren 10 gün) nedeni ile 20.08.1988 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığını sona erdirdiği, 10.04.1983 tarihli işe giriş bildirgesi altındaki imzanın davacıya ait olmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği görülmektedir.
Uyuşmazlık, somut olayda sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında çalışmasının bulunmadığı olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar.
Somut olaya gelince; mahkemece fiili çalışmanın yöntemince araştırılmadan 12.02.1974 ile 1988 yılları arasında kesintili olarak farklı iş yerlerinde 1426 gün çalışması kuruma bildirildiği halde 10.04.1983 tarihli giriş bildirgesi altındaki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesi ile SSK lı çalışmalarının tamamının iptaline karar verilmesi doğru değildir.
Yapılacak iş; dava dilekçesinde davacının 1983 yılında verilen giriş bildirgesine itiraz ettiği halde istemin sonuç kısmında SSK kaydının iptaline karar verilmesini istediği anlaşıldığından; davacıdan isteminin 01.04.1983 tarihinde 365790 sicil nolu iş yerinde başlayan ve 311.12.1983 tarihine kadar devam eden toplam 165 günlük SSK lı çalışmasının mı yoksa 12.02.1974 ile 1988 yılları arasında geçen ve kuruma bildirilen 1426 günlük SSK lı çalışmalarının tamamının iptali mi olduğunu açıklattırmak, davacının 1983 yılında 36790 Sicil nolu iş yerinde geçen 165 günlük çalışmasının iptalini istemesi durumunda çalışmanın geçtiği iş yeri ile ilgili uyuşmazlık konusu döneme ait S.S.K."ya verilen tüm dönem bordroları yöntemince dosyaya eklenerek bu dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, Bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, zabıta, maliye ve meslek Odası aracılığı ve Muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tesbit edilerek gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve davacının fiili çalışmasının bulunmadığının somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde saptamak, sonucuna göre 1983 yılında 36790 sicil nolu iş yerinde geçen ve kuruma bildirilen 165 günlük çalışmanın iptaline karar vermekten ibarettir. Davacı, 12.02.1974-ile 1988 yılları arasında SSK ya bildirilen ve primleri ödenmiş 1426 günlük çalışmalarının tamamının iptalini istemesi halinde ayrı ayrı tüm iş yerleri ile ilgili yukarda açıklandığı şekilde araştırma yapılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Öte yandan 2926 sayılı Yasa"nın 5. maddesinde sigortalılığın başlangıcı ve zorunlu oluşu, 6. maddesinde ise sigortalılığın sona erme koşulları düzenlenmiştir. Maddeye göre, diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıkları sona erdirilecektir. Bu yönüyle Kurumun yaptığı işlemde bir uygunsuzluk bulunmamaktadır. Ancak Dairemizin ve Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerine göre diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi kısa süreli çalışmaların bulunması halinde sigortalının tarımsal faaliyetine devam ettiği kabul edilir.
Burada dikkat edilecek husus, bu iradenin açıkça ortaya konulması, şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanması gerektiğidir. Bunun için de, 2926 sayılı Yasa"nın 10. maddesinde sayılan ve tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmasının yasal karinesi olan kayıt, bilgi ve bulgular davacı adına mevcut olmalı bu kayıtlar uyuşmazlık sürecinde devam etmeli sigortalılık iradesini gösteren prim ödemeleri veya prim kesintileri bulunmalı, bunlar tanık beyanları ve zabıta araştırması ile de desteklenmelidir.
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının amacının SSK lı çalışmaları ile çakışan tarım Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti olduğu anlaşıldığından davacının 20.09.1988 tarihinden sonraki 10 günlük çakışan kısa süreli SSK lı çalışması nedeni ile Bağ-kur tarafından iptal edilen 20.08.1988 tarihinden sonraki 2926 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığını, Bağ-Kur hakkında açacağı tespit davası ile kısa süreli SSK lı çalışmaları dışlanarak tespit ettirmesi halinde SSK lı çalışmalarının iptalinde davacının hukuki yararı bulunmadığı da gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların işçilik alacaklarına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 26.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.