11. Hukuk Dairesi 2020/1447 E. , 2021/944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nce verilen 09.07.2018 tarih ve 2017/97 E. - 2018/298 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 16.01.2020 tarih ve 2018/1868 E. - 2020/23 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “TAÇ” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, davalı şirketçe yapılan 2014/105035 sayılı, “TAÇ BEYAZ+Şekil” ibare ve biçimli marka başvurusuna iltibas ve tanınmışlık vakıalarına dayalı olarak yapmış oldukları itirazın Markalar Dairesi tarafından kısmen kabul edildiğini ve 35. sınıfta yer alan hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, anılan karara karşı başvurunun tümden reddi için YİDK nezdinde yaptıkları itirazın ise reddedildiğini ileri sürerek, YİDK"nın 2017-M-408 sayılı kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesinin gerektiği, "şekil+Taçbeyaz" ibareli başvuru ile davacının "TAÇ" ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulduğu şeklinde algılanmayacağı, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığı, taraf marka işaretleri benzemediği gibi davalının marka başvurusunun tescili halinde davacı tarafın markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağı, itibarlarına zarar verileceği veya ayırt edici karakterlerinin zedeleneceği gibi sonuçlar doğacağının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri işaretler arasında benzerlik olmadığına ilişkin mahkeme gerekçesi isabetli olmasa da markalar arasında iltibas oluşturabilecek düzeyde benzerlik bulunduğu sonucuna varabilmek için sadece işaretler arasında benzerlik bulunması yeterli olmayıp, markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin de benzer olması gerektiği, somut olayda bu şartın sağlanmadığı, bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı, davacının Taç esas unsurlu markaları tekstil sektöründe tanınmış olsa da marka işaretleri arasındaki benzerlik düzeyi ve davacı markalarının tanınmış olduğu "tekstil" sektörü ile başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler arasında hiçbir yakınlık bulunmaması gözetildiğinde KHK’nın 8/4. maddesinin somut olaya uygulama imkanı bulunmadığı, mahkeme kararı sonuç itibariyle doğru olsa da gerekçe itibariyle isabetli olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın kararda yazılı gerekçelerle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08.02.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.