23. Hukuk Dairesi 2014/2534 E. , 2014/8242 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ıslahla alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı arsa sahibi ile dava dışı yüklenici arasında 13.06.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiğini ve 8 nolu bağımsız bölümün yükleniciye isabet ettiğini, müvekkilince, borçlu yüklenici ..."ten olan alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığını, borcun ödenmemesi üzerine İİK"nın 94/2. maddesi uyarınca yetki belgesi aldıklarını ileri sürerek, 8 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile borçlu ... adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesiyle davaya alacak davası olarak devam etmek istediğini beyan etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı yüklenicinin, sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, yüklenici tarafından yapılması gerekli eksik işlerin tamamlanmaması nedeniyle bu bağımsız bölümün elde tutulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava dışı yüklenici tarafından yapılan inşaatta eksik imalat bulunduğu, iskânın alınmadığı, dava dışı yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre eksik iş, gecikme tazminatı, iskân ve diğer masraflarla birlikte yükümlü olduğu miktarın 151.544,30 TL olduğu, buna karşılık taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 160.000,00 TL olduğu, davacı vekili ıslah dilekçesi ile davayı alacak davası olarak ıslah etmiş ise de, borçlu ..."ün bu bağımsız bölümü henüz haketmediği, yüklenicinin daire ile ilgili feragatname ve taahhüdünün bulunduğu, arsa sahibinin bu bağımsız bölümü teminat olarak elinde tutmakta haklı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacı tarafça, İİK"nın 94/2. maddesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulmuş olup; 03.07.2013 tarihli dilekçe ile dava ıslah edilerek, alacak davasına dönüştürülmüştür.
İİK"nın 94/2. maddesi, "Borçlunun reddetmediği miras veya başka bir sebeple iktisap eyleyip henüz tapuya veya gemi siciline tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer aynı hakların borçlu namına tescili alacaklı tarafından istenebilir. Bu talep üzerine icra dairesi alacaklının bu muameleyi takip edebileceğini tapu veya gemi sicili dairesine ve icabında mahkemeye bildirir." hükmünü içermektedir.
İcra Müdürlüğü"nce, davacıya İİK"nın 94. maddesi uyarınca borçlunun iktisap ettiği ve henüz tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer hakların borçlu namına tescili veya bu nedenle doğan alacağın tahsili için dava açmak üzere İİK"nın 94. maddesi uyarınca yetki verilmiştir. Davacı vekilince de bu yetkiye dayanılarak, işbu dava açılmıştır. İİK"nın 94. maddesinin, sadece borçlu namına tescil talepleri yönünden uygulanması mümkündür. Somut olayda, İİK"nın 120. maddesinin koşulları da bulunmamaktadır. HMK"nın 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Öte yandan, Kanun koyucu çeşitli düzenlemelerle hukuki ilişkinin tarafı olmayan üçüncü kişilere davayı takip yetkisi tanımıştır. Hakka yabancı bir kişinin, dava takip yetkisi ile donatılmasına hukukumuzdan pek çok örnek verilebilir: İcra ve iflas hukukunda, alacaklı, borçlunun henüz tapuya tescil ettirmediği bir taşınmazını borçlu adına tescil ettirmek için icra dairesinden dava açma yetkisi verilmesini isteyebilir. İcra dairesi uygun bulursa alacaklıya dava takip yetkisi verilmiş olur (İİK m.94/2). Borçlunun üçüncü bir kişideki alacağını haczettiren alacaklı, bu alacağı tahsil için dava açabilir. İcra dairesinin, burada da alacaklıya vereceği belge üzerine alacaklı, dava takip edebilecektir (İİK m. 120). Bu da dava takip yetkisi sayesinde mümkün olmaktadır. (..., .../..., .../ ..., ..., Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümleri"ne Göre Medeni Usul Hukuku, 12. Baskı, s. 210)
Bu durumda, İİK"nın 94. maddesine dayalı olarak alınan yetki ile alacak davası açılamayacağı, davacının böyle bir alacak davasını takip yetkisi bulunmadığı, dava takip yetkisinin dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın HMK "nın 114/1-e ve 115/2. madde hükümleri uyarınca usulden reddi gerekirken, esasa girilerek yazılı gerekçe ile reddi isabetsiz ise de, sonucu itibariyle doğru olan hükmün, HUMK"nın 438/son maddesi gereğince gerekçesinin değiştirilmesi ve hüküm fıkrasının 1. bendindeki yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aşağıda yazılı olduğu şekilde HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilmesi suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın, hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan "davanın" ibaresinden sonra " HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden " ibaresinin yazılmasına ve kararın bu şekilde düzeltilerek ve gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.