23. Hukuk Dairesi 2014/5728 E. , 2014/8218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2014
NUMARASI : 2013/54-2014/112
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, kooperatif aidatları ve işlemiş faizlerinin tahsiline yönelik yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edilmesi sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, kooperatif üyesi olan davalının itirazın iptali ile %40 oranında icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen ibraname sözleşmesinden ötürü müvekkilinin aidat ve faiz borcundan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini ve %20 oranında kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen 30.01.2005 tarihli sözleşme uyarınca, kooperatifin tasfiyesi sonuçlanıncaya kadar davalıdan kapalı otopark yapımı dışında, ne ad altında olursa olsun bir ödeme talep edilemeyeceği, dolayısıyla genel kurulca kararlaştırılan aidat borçlarından davalının sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, kooperatif aidat ve faiz alacağının tahsiline vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesi uyarınca ortaklar, hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadır. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin bedel ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe, 1163 sayılı Kanun"un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz.
Somut olayda, Mahkemece, yapılan inceleme ve araştırma yeterli değildir. Taraflar arasında düzenlenen 30.01.2005 tarihli ibraname sözleşmesinden sonraki, davacı kooperatifin genel kurul kararları, bilanço, hesap cetvelleri, faaliyet raporları üzerinde gerektiğinde kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılmak suretiyle, davacı kooperatif genel kurullarında yönetime bu konuda bir yetki verilip verilmediği veya yönetimce imzalanan “İbraname” başlıklı belge içeriği doğrultusunda icra edilen işlemlerin açıkça onaylandığına ya da benimsendiğine ilişkin genel kurul icazetinin bulunup bulunmadığı hususu ile 2005-2009 yılları arası döneme ilişkin aidatlarını yönünden davalı yanın sorumluluğu konusunun da tartışılarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3-Kabule göre de, İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2 maddesinde düzenlenen kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının "takibinde haksız ve kötüniyetli görülmesi" şart olup, alacaklının takibe kötüniyetli giriştiğini ispat yükü borçlunun üzerindedir. Somut olayda ise, alacaklının kötüniyetli şekilde takibe giriştiğini davalı-borçlu yöntemine uygun şekilde ileri sürüp ispat edemediği gibi alacaklının kötüniyetini ortaya koyan herhangi bir olgu da mevcut değildir. Bu durumda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2 maddesindeki kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmaması nedeniyle bu yöndeki talebin reddi yerine kabulüne yönünde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.