23. Hukuk Dairesi 2014/5806 E. , 2014/8216 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2014
NUMARASI : 2011/91-2014/130
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı kooperatifin gönderdiği ihtarname ile müvekkilinden 8.183,00 TL gecikme faizi talep ettiğini, kooperatif üyesi olan müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kooperatife aidat borcu bulunduğunu savunarak, davanın reddi ile %40 oranında kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının davalı kooperatife 8.183,00 TL gecikme faizi borcunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddi ve %40 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, ihtarnameye konu alacaktan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 120. maddesi ile 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde, temerrüt faizi, temerrüt faizinin üst sınırı ve yürürlüğü düzenlenmiştir.
Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğindedir. Genel kurulca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın m. 117. ) maddesine göre, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. Kooperatif genel kurulunca, aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınmasına karar verilen temerrüt faizi, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak kaydıyla, yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabilir.
Somut olayda, davaya konu faiz oranı kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenen sınırlamaya tabi olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Bu durumda mahkemece, davalı kooperatifin gönderdiği ihtarnamede talep edilen ve dava konusu yapılan 31.12.2010 tarihi itibariyle TBK"nın 120/2. maddesinde yazılı oran aşılmadan işlemiş faiz borcu ile ilgili ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Bununla birlikte, menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olması gerekir. Somut olayda ise, davalı kooperatif tarafından davacı aleyhine yapılan bir takip bulunmamasına karşın, şartları oluşmadığı halde kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, dava tarihinden önce tasfiye haline giren kooperatifin unvanına dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 439/son (6102 sayılı TTK"nın 533/son) fıkrası uyarınca eklenmesi gereken "Tasfiye Halinde" ibaresinin, gerekçeli karar başlığında eklenmemesi de HMK"nın 297/1-b maddesi hükmüne uygun düşmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.