22. Hukuk Dairesi 2016/21605 E. , 2018/26621 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 800,00 TL ücret ve 1.835,00 TL kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı belirtilerek dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen karar Dairemizin 2015/11295 esas 2015/17070 karar sayılı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak devam edilen yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Taraflar arasında davacının ödenmeyen ücret alacağı bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Davacı dava dilekçesinde 2012 yılı Ekim ve Kasım ayları, 2013 yılı Temmuz ve Ağustos aylarına ilişkin ücretlerinin kısmen ödenmediğini belirtmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ödenmeyen ücret alacaklarının miktarına yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadan belirtilen aylara ilişkin ücret bordrolarının dosyada bulunmadığı gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak 800,00 TL ücret alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde görüş bildirilmiştir.
Davalı vekili yargılama esnasında bir takım ücretlerin davacı hesabına yatırıldığını beyan ettiği ve mahkemece davalı vekiline ilgili banka kayıtlarının celbi amacı ile gerekli masrafı yatırması için 2 hafta kesin süre verildiği ve devamında davalı vekilinin süresinde masraf yatırmadığından bahisle banka kayıtlarının getirilmesinden vazgeçilmesine karar verildiği görülmüştür. Ancak verilen kesin süreye ilişkin ara kararda yatırılması gereken masraf hesaplanarak belirtilmediği bu nedenle mahkemece verilen kesin sürenin usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili davanın devamı sırasında davacıya 411,21 TL ödeme yapıldığını belritmiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinde davacının belirtilen aylara ilişkin ücretlerinin kısmen ödenmediğine yönelik beyanı da göz önüne alınarak, ilgili banka kayıtları getirtilerek davacının dava tarihi itibari ile ödenmeyen ücret alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının tespiti, yine davalı tarafça dava sırasında varsa yapılmış ödemelerin mahsubu ile gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak sureti ile çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken denetime elverişli olmayan eksik bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Kabule göre de Mahkemece hüküm altına alınan ücret alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine karar verilmiş ise de hüküm fıkrasında temerrüt tarihinin açıkça gösterilmemesi infazda tereddüte yol açacak mahiyette olması sebebi ile hatalı olmuştur.
3-Mahkemece gerekçeli karar başlığında dava tarihinin de yanlış gösterilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcın istek halinde ilgiliye iadesine, 10/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.