8. Hukuk Dairesi 2013/1683 E. , 2014/3899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/05/2012
NUMARASI : 2012/133-2012/190
Hazine ile E.. B.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 04.05.2012 gün ve 133/190 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Hazine vekili, dava dilekçesinde; Antalya merkez G... Ma../....... ada .. parsel sayılı taşınmazın geldisi olan .. prasel sayılı taşınmazın 1. derece doğal S ... alanında ve Yamansaz bataklık sahasında kaldığını, 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Şubat.. tarih ve .. sıra nolu tapu kaydının uygulandığını, tapu kaydının miktarının 20.000 m2 olduğunu, kuzey hududunun Kopak Çayı, doğu hududunun ise genişletilmeye elverişli hazine-bataklık ve göl olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın 25.000 m2 olarak tapuya tescil edildiğini açıklayarak G..ma../ ..... parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olan kısmının ifrazından oluşan 6110 ada 9 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası kısmının miktarı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde taşınmazın sit alanında kalmasının tapuyu geçersiz hale getirmeyeceğini vekil edeninin iyi niyetli 3. kişi olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur
Mahkemece davanın kabulüne ..... ada 9 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; tapu kayıt miktar fazlasının devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğu iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ilişkin birinci derece doğal sit haritası Arkeoloji Bilirkişisi aracılığıyla mahallinde uygulanmadığı gibi kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazın geldi parseli olan 930 sayılı parsele uygulanan Şubat 307 tarih ve 132 nolu tapu kaydı 3402 sayılı Kadastro Kanun"un 20/C maddesinde belirtilen esaslara göre yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla mahalline uygulanarak kayıt miktarının kapsadığı alan belirlenmek suretiyle 6110 ada 9 parsel sayılı imar parselinin miktar fazlası alanda kalıp kalmadığı araştırılmadan hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın geldi parseli olan .... nolu kadastro parsel 19/10/1957 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 25.000 m2 yüzölçümüyle, Şubat 307 tarih ve 132 numaralı tapu kaydına istinaden Hakkı oğlu A.... A....ve Ö....A.. adına tespit edilmiş, tespitin 21.03.1958 tarihinde kesinleşmesi üzerine bu şahıslar adına tapu kaydı oluşmuş, 25.04.1986 tarihinde satış suretiyle taşınmaz A..Y...’a geçmiş, imar uygulaması sonucunda gittiği ..ada 9 parsel sayılı taşınmaz 21.07.1993 tarih ve ... yevmiye nolu satış işlemi ile davalı adına tescil edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, 930 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının miktarının 20.000 m2 olduğunu, bu kaydın sınırlarının genişletilmeye elverişli sınırlardan olduğunu miktarı itibariyle geçerli olduğu halde bu kayda istinaden 25.000 m2’lik taşınmazın 930 parsel olarak gerçek kişiler adına tespit edildiğini açıklayarak miktar fazlasında kalan taşınmazın bu kısmının tapu kaydının İptalini istemiştir. Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 28.11.2007 gün ve 240/471 sayılı hükmüyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm Yargıtay 1. Hukuk Dairesi"nin 12/11/2009 tarih ve 8937/11821 sayılı hükmüyle 3402 sayılı Yasa"nın 5841 sayılı yasa ile değişik 12. maddesinin 3. fıkrasındaki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği benimsenerek bozulmuş, yerel mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda 01.06.2010 tarih ve 174/217 sayılı hükmüyle davanın reddine yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmiş, hükmün Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25/10/2010 tarih ve 9448/10917 Esas ve Karar sayılı hükmüyle hükmün onanmasına karar verilmiş, Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine aynı Daire"nin 02.03.2011 tarih ve 872/2272 Esas ve Karar sayılı kararı ile karar düzeltme aşamasında yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasa"nın 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği benimsenerek bu yönden hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak 20.05.2011 gün ve 193/189 sayılı Esas ve Karar sayılı hükmüyle davacının tapu iptali ve tescil davasının reddine ilişkin mahkemenin 2010/174 Esas, 2010/217 Karar sayılı kararı kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi üzerine hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 22.12.2011 tarih ve 11265/13517 sayılı ilamı ile 3402 sayılı Yasa"nın 12. maddesindeki değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nin 12.05.2011 tarih ve 31/77 Esas ve Karar sayılı kararı ile iptal edildiği 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandığı davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra doğru olmadığı kamu düzeninin söz konusu olduğu belirtilerek hükmün Bozulmasına karar verilmiş, yerel mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulü yönünde son hüküm kurulmuştur. Kadastro sırasında düzenlenen kroki de... kadastral parsel sayılı taşınmazın kuzeyinden K.. Ç.. geçmekte, doğusunda ise 931 sayılı Maliye Hazinesine ait bataklık ve göl niteliğinde taşınmaz bulunmakta, batısında ve güneyinde gerçek kişilere ait taşınmazlar yer almaktadır. 930 sayılı taşınmaza revizyon gören Şubat 307 tarih ve .... parsel sayılı taşınmazın sınırları ise K.. A.., İ.., yol ve cebel okumaktadır. Taşınmazın doğu ve kuzey sınırlarında eylemli olarak Kopak genişletilmeye elverişli nitelikteki Kopak çayı ve bataklık ve göl yeri bulunmaktadır. Revizyon gören tapu kaydı ise yol ve cebel okumaktadır. Bu nedenle Şubat 307 tarih ve 930 parsel sayılı tapu kaydı yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla Kadastro Kanun"un 20/C maddesindeki esaslar doğrultusunda uyuşmazlık konusu taşınmaza uygulanmalı, tespite esas tapu kaydı gayri sabit ve genişletilmeye elverişli hudut ihtiva ettiğinden muhtevasını tayinde belgede yazılı miktar esas alınarak miktar fazlası hakkında da iktisabı mümkün olan taşınmaz mallar için Kadastro Kanunu"nun 14. ve 17. maddeleri uygulanmalı, uyuşmazlık konusu taşınmazın, revizyon gören tapu kaydının miktar fazlası alanda kalıp kalmadığı belirlenmeli, miktar fazlası alanda kalan kısmın zilyetlikle kazanılmayı elverişli yerlerden olup olmadığı, zilyetlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan; taşınmazın bulunduğu bölgeye ait 1. derece doğal sit haritasının uzman bir arkeolog bilirkişi ve fen bilirkişisi marifetiyle uyuşmazlık konusu taşınmaza uygulanarak taşınmazın sit haritasında kalıp kalmadığı, belirlenmeden karar verilmiş olması da doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.