17. Hukuk Dairesi 2014/15263 E. , 2017/2156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde birleşen dava davalısı ... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, asıl davada; davalıların sürücüsü ve maliki olduğu aracın yolun kenarında oynayan küçük murise çarpması sonucu murisin vefat ettiğini, müvekkillerinin murisin anne ve babası olduğunu, davacı babanın bir markette asgari ücretle çalıştığını, davacı annenin ev hanımı olduğunu, destekten yoksun kaldıklarını, elem çektiklerini, cenaze gideri yapıldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, her bir davacı için 9.500’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 50.000’er TL manevi tazminat ile 1.000 TL cenaze giderinin kaza tarihinden işleyecek faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 18.03.2014 tarihli celsede manevi tazminat bakımından davalı şirketi ibra ettiklerini beyan etmiş, birleşen davada; davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın yolun kenarında oynayan küçük murise çarpması sonucu murisin vefat ettiğini, müvekkillerinin murisin anne ve babası olduğunu, davacı babanın bir markette asgari ücretle çalıştığını, davacı annenin ev hanımı olduğunu, destekten yoksun kaldıklarını, davalı ... şirketinin davadan önce yaptığı ödemenin yetersiz olduğunu, cenaze gideri yapıldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, her bir davacı için 5.000’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 1.000 TL cenaze giderinin davalıya ihbar tarihi olan 8.7.2011 tarihinden işleyecek faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Asıl dava davalısı ... vekili, kazanın olduğu sokakta düğün sebebiyle kalabalık toplandığından ve aracın hareket yönünde yol sona erdiğinden hızlı gidilmesinin mümkün olmadığını, küçük çocuğun gözetiminde ihmal gösterildiğini ve çocuğun aniden hareket halindeki otomobilin önüne çıktığını, kusurunun olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Asıl dava davalısı ... Şti. vekili, üç yaşındaki çocuğun desteğinden bahsedilemeyeceğini, diğer davalı şoförün işyerinden ekmek dağıtım aracını izinsiz olarak aldığını, ceza davası sonucunun beklenmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Birleşen dava davalısı ... A.Ş. vekili, davacı babanın 3.894,28 TL, davacı annenin 3.920,43 TL zararının tespit edildiğini ve davacılara 04/08/2011 tarihinde toplam 5.256,00 TL ödendiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, manevi tazminat dava açıldıktan sonra davalı işleten tarafından ödendiğinden, müteselsil sorumluluk esasına göre açılan davada davalı şoför de ibradan istifade edeceğinden konusuz kalan manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı ... için 1.965,95 TL, davacı ... için 8.994,68 TL maddi tazminatın kaza tarihi 03/07/2011 den itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte müteselsilen davalılardan alınarak, davacılara ödenmesine, davalı ... şirketinin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu tutulmasına, fazla talebin reddine, birleşen davadaki davalı ... şirketinin bakiye maddi tazminat tahsilinde davacı ... için 1.965,95 TL den, davacı ... için 5.000,00 TL den asıl dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmiş; hüküm birleşen dava davalısı ... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze gideri ve manevi tazminat istemine, birleşen dava destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri istemine ilişkindir.
10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294-297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 18/03/2014 tarihli kısa kararda "Manevi tazminat dava açıldıktan sonra davalı işleten tarafından ödendiğinden, müteselsil sorumluluk esasına göre açılan davada davalı şoför de ibradan istifade edeceğinden konusuz kalan manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı ... için 1.965,95 TL, davacı ... için 8.994,68 TL maddi tazminatın kaza tarihi 03/07/2011 den itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte müteselsilen davalılardan alınarak, davacı yana ödenmesine, davalı ... şirketinin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu tutulmasına, fazla talebin reddine," denildiği halde, gerekçeli kararda ‘’Manevi tazminat dava açıldıktan sonra davalı işleten tarafından ödendiğinden, müteselsil sorumluluk esasına göre açılan davada davalı şoför de ibradan istifade edeceğinden konusuz kalan manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacı ... için 1.965,95 TL, davacı ... için 8.994,68 TL maddi tazminatın kaza tarihi 03/07/2011 den itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte müteselsilen
davalılardan alınarak, davacılara ödenmesine, davalı ... şirketinin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu tutulmasına, fazla talebin reddine, birleşen davadaki davalı ... şirketinin bakiye maddi tazminat tahsilinde davacı ... için 1.965,95 TL den, davacı ... için 5.000,00 TL den asıl dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmasına," karar verilmiştir.
Bu durum HMK"nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre birleşen dava davalısı ... A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre birleşen davanın davalısı ... A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden birleşen davada davalı ... A.Ş."ye geri verilmesine 28/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.