15. Hukuk Dairesi 2019/2825 E. , 2019/5138 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 10.12.2019 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, taraflar arasında düzenlenen 06.09.2014 tarihli sözleşmenin 59. maddesinde düzenlenen tahkim şartı uyarınca verilmiş bulunan 17.05.2017 tarihli hakem kurulu kararının iptâli talebine ilişkin olup, Bölge Adliye Mahkemesi"nce hakem kurulu kararının 6100 sayılı HMK"nın 439. maddesine göre verilen iptâl kararı taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 06.09.2014 tarihli sözleşmeye göre davacı şirket yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı yüklenici hakem heyetinde açtığı davasında taraflarca yapılan 06.09.2014 tarihli sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini belirterek paraya çevrilen teminat mektubu bedeli ile bundan kaynaklanan zararların ödenmesini, manevi tazminat, malzeme bedellerinin ödenmesi, malzeme bedeline hükmedilmemesi halinde kullanımlarına karşılık kira bedelinin ödenmesini talep etmiş, 17.05.2017 tarihli hakem kararında ise; 2008/2 (birleşen 2008/3) Esas sayılı tahkim kararıyla taraflar arasındaki 06.09.2014 tarihli sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle
feshedildiğine hükmedildiği, sözleşme hükümlerine göre davacı yüklenicinin temerrüdünün oluştuğu ve bu nedenle davalı tarafından yapılan feshin haklı olduğunu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı yüklenici tarafından açılan hakem kararının iptâli talepli davada bölge adliye mahkemesince ilk derece sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda hakem heyetince, tahkim yargılamasının duruşma yapılmaksızın tamamlandığı, mevcut tutanak içeriklerine bakıldığında hiç bir toplantının taraflara önceden bildirilmediği gibi toplantı tutanaklarının taraflara tebliğine karar verilmediği ve tutanakların da tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığı, toplantıların tarafların yokluğunda yürütüldüğü, talimatla yapılan keşif tarihi, seçilen bilirkişiler ve bilirkişi raporunun da usulünce taraflara bildirildiğine ilişkin bir delil bulunmadığı sonuçta tahkim yargılamasının HMK"nın 439/2-e bendinde de belirtilen yasal düzenlemelere uygun şekilde yürütülmediği ve bu durumun kararın esasına etkili olduğu gerekçesiyle davaya konu hakem kararının iptâline karar verilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nın 429/1 md"ne göre "Hakem veya hakem kurulu, delillerin ikamesi, sözlü beyanlarda bulunulması veya bilirkişiden açıklama istenmesi gibi sebeplerle duruşma yapılmasına karar verebileceği gibi; yargılamanın dosya üzerinden yürütülmesine de karar verebilir. Taraflar, aksini kararlaştırmadıkça, hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi üzerine yargılamanın uygun aşamasında duruşma yapılmasına karar verir." hükmü bulunmakta olup somut olayda davacı tarafından hakem yargılaması sırasında duruşma talebinde bulunulduğu konusunda dosya kapsamında bir delil bulunmadığından duruşma yapılamamış olmasının iptâl sebebi olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan toplantı tutanaklarının tebliğ edilmediği iddia edilmişse de; taraflarca tüm ara kararlarının yerine getirildiği, keşif kararının tebliğ edilmediği iddia edilmesine rağmen tarafların keşifte hazır bulunduğu, sonuçta tebligatların yapılmamış olmasının sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından mahkemenin bu hususlara ilişkin iptâl gerekçesinin de yerinde olmadığı açıktır. Ancak 6100 sayılı HMK"nın 429/2 md"nde "Hakem veya hakem kurulu, dava ile ilgili her türlü keşif tarihini, bilirkişi incelemesini veya diğer delillerin incelenmesi için yapacağı toplantı ve duruşmalar ile tarafların gelmemeleri hâlinde bunun sonuçlarını uygun bir süre önce taraflara bildirir. " hükmü bulunmakta olup bu hükme göre alınan bilirkişi raporunun usulüne uygun şekilde taraflara tebliğ edilmesi zorunludur. Somut olayda; alınan bilirkişi raporunun davacı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği ve bu surette davacının savunma hakkının kısıtlandığı, hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediği ve bu hali ile HMK439/1- e ve f bentlerine aykırı olarak verilen mahkeme kararının iptâl edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Yine 6100 sayılı HMK"nın 442/ 4 maddesinde " Taraflar aksini kararlaştırmadıkça yargılama giderleri haksız çıkan tarafa yüklenir. Davada her iki taraf da kısmen haklı çıkarsa, yargılama giderleri haklılık durumuna göre taraflar arasında paylaştırılır." hükmü bulunmakta olup, bu hükme göre iptâl davasında yapılan giderlerin davada haksız çıkan tarafa yüklenilmesi gerekir. Somut olayda; Davacı yüklenici açtığı hakem kararının iptâli davasında
hakem heyeti kararının iptâline karar verilmesini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ve hakem kararının iptâline karar verildiğine göre yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararana bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davacıya iadesine, 1606 sayılı Kanun"un 1. maddesi uyarınca temyiz eden davalı ... cemiyetinden harç alınmasına yer olmadığına, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
12.12.2019 gününde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.
- K A R Ş I O Y Y A Z I S I -
Taraflar arasında 06.09.2014 tarihli sözleşmenin 54. maddesinde tahkim şartı kabul edilmiş olup, bu tahkim şartına dayanarak yüklenici tarafından hakem heyetine başvurulmuş, verilen karara karşı davacı yüklenici tarafından iptâl davası açılmış, iptâl davasına bakan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi tarafından hakem kararının iptâline karar verilmiş, davalı iş sahibi tarafından süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi’nce bakılan iptâl davasında yapılan yargılama neticesinde verilen hakem kararının, tahkim yargılamasının duruşma yapılmaksızın tamamlandığı, toplantıların taraflara bildirilmediği ve toplantı tutanaklarının tebliğ edilmediği keşif ve bilirkişi raporunun taraflara usulünce tebliğ edilmediği gerekçesiyle HMK’nın 439/2-e maddesi gereğince iptâline karar verilmiştir.
Davacı tarafın iptâl sebebi olarak dile getirdiği bilirkişi raporunun kendisine usulüne uygun tebliğ edilmediği ve bu şekilde savunma hakkının kısıtlandığı Bölge Adliye Mahkemesi’nce yerinde bulunarak HMK’nın 439/1-e ve f bentlerine aykırı görülerek iptâl nedeni sayılmıştır. Ancak dosyanın incelenmesinde davacının keşif tarihinin kendisine bildirilmediği iddiasına karşın davacının keşif mahallinde hazır bulunduğu ve keşife iştirak ettiği anlaşılmaktadır. Yine bilirkişi raporunun kendisine tebliğ edilmediği ileri sürülmüş ise de; hakem heyeti tarafından toplantı tarihi ve tutanakları diğer tebliğler gibi bilirkişi raporundan her iki tarafa iadeli taahhütlü olarak gönderildiği anlaşılmaktadır. Aynı yöntemle davalıya tebliğ yapılmış süresinde itirazda bulunmuştur. Davacı taraf keşif hususunda bildirimde bulunmadığı iddiası keşfe katıldığının sabit olması üzerine çürütülmüştür. Davacıya davalı ile birlikte aynı şekilde bilirkişi raporunun iadeli taahhütlü olarak tebliğe çıkartıldığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Çıkarılan tebligatın üzerinde bilirkişi raporu bulunduğuna dair şerh bulunmadığından, bu durum tebliğin usulüne uygun olarak çıkarıldığını tartışmalı hale getirmektedir. Ancak TMK’nın 2. maddesi gereğince, herkes haklarını ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Bu hüküm nezdinde dava konusu olayda davacının tavrını sorguladığımızda, hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uymadığı anlaşılmaktadır. Toplantı tutanaklarının kendisine tebliği edilmediğini iddia etmesine karşın, tebliğ edildiği açıktır. Yine keşif tarihinin bildirilmediğini iddia etmesine karşın kendisi keşife katılmıştır. Yine bilirkişi raporunun tebliğ edilmediğini iddia etse de, bu şekilde iadeli taahhütlü olarak gönderilen bir çok tebliğ aldığı anlaşılmaktadır. Zira bu tebliğlere bağlı olarak bir kısım ara kararları yerine getirip, dosyaya belge ibraz etmiştir. Bilirkişi raporunun tebliğine ilişkin tebligat üzerinde, içerisinde bilirkişi raporu bulunduğuna dair şerh bulunmamasından yararlanarak bu eksikliğin dikkate alınarak iptâl istenmesi dürüstlük kuralına uymamaktadır. Dürüstlük kuralına açıkça aykırı davranması durumunda, bu hakkın kötüye kullanılmasını korumak hukuk düzenine uygun düşmeyecektir. Bu talep ile ilgili iptâl kararı verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığı düşüncesinde olduğunuzdan yargılama giderleriyle ilgili yapılan bozma düşüncesine katılmakla birlikte, bu yönüyle bozma yönündeki sayın çoğunluğun düşüncesine katılmamaktayız.