Davacı, tahakkuk ettirilen fark işçiliğe dayalı prim ve gecikme zammına ilişkin Kurum işlemin iptali ile borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, ölçümleme yolu ile tahakkuk ettirilen fark işçiliğe dayalı prim ve gecikme zammına ilişkin Kurum işleminin iptali ile kuruma 15.659.90 YTL borçlu olmadığının tesbitini istemiştir
Mahkemece, dosyaya ekli 09.10.2007 tarihli bilirkişi raporu gereğince istemin kabulüne ile Kurum işleminin iptaline karar verilmiş ise de bu sonuç yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olduğundan usul ve yasaya aykırıdır.
506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi ve diğer hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Kuruma kendisine bildirilen ve bildirilmeyen işçilik yönünde inceleme yapma yetkisi açıkça verilmektedir. 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa"dan önce durum bu merkezde olduğu gibi 506 sayılı Yasa"da değişiklik yapan 4958 sayılı Yasa"nın 37. ve 49. maddeleri gereğince de Kurumun ölçümleme hakkının bulunduğu açıktır.
Y.H.G.K."nun 21.11.2001 günlü 2001/965 Esas, 2002/1038 Karar sayılı Kararı da aynı yöndedir. Kurum işin genel niteliğini, işte kullanılan teknik yöntemleri, işin büyüklüğü, tamamlama süresini, işyeri koşullarını, istihkak tutarlarını kısaca işçilik bildirilmesi gereken işle ilgili tüm verileri gözetmek, gerekirse emsalleriyle kıyaslamak, mahallinde işi bizzat denetlemek, işle ilgili tüm verileri dikkate alarak bildirilmesi zorunlu işçilik oranını ve miktarını saptamak yetkisine sahiptir.
Davanın yasal dayanağına ilişkin bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince, davacı şirkete ait ‘demir direk imalatı ve travers imalatı’ işi M.A.Ş’den ihale ile alınmış olup 21.04.2001-14.12.2001 tarihler arasında SGK kapsamında bulunduğu işyeri, İşyerinin denetimine ilişkin 24.02.2005 gün 14 sayılı Müfettiş Raporu ile işle ilgili %8 işçilik oranına göre ihale sonucu ödenen istihkak miktarı üzerinden Kuruma eksik işçilik bildirildiğinin tespiti ile Kurumca %8 işçilik oranı üzerinden toplam 15.659.90 YTL ek prim tahakkukunun yapıldığı, davacının uygulanan işçilik oranı ile iş niteliğine ilişkin itirazı üzerine Kurumca verilen ret kararı üzerine süresinde bu davanın açıldığı tartışmasızdır. Uyuşmazlık davaya konu iş nedeniyle uygulanacak işçilik oranı ile yapılan iş nedeniyle davacı şirketin Kuruma eksik işçilik bildirimi olup olmadığı varsa miktarının ne olduğunun tespitine ilişkindir.
Mahkeme, ekli belgeler ile dosyayı bir bilirkişiye vermiş ve alınan rapor ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yasal dayanağı olmayan görüşle ,işle ilgili %8 asgari işçilik oranının fazla olduğu ancak işe uygulanacak asgari işçilik oranının davalı Kurum tarafından belirlenebileceği bu nedenle davacının dava açmakta haklı olduğu açıklamasına dayalı yetersiz bilirkişi görüşü ile sonuca gidildiği açık olup bu haliyle raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığı ortadadır.
Yapılacak iş; dava konusu ,demir direk ve travers imalatı işi nedeniyle , tüm belgeler dosyaya eklenerek bu işle ilgili uzman inşaat mühendisi, mali müşavir ve deneyimli hukukçu bir bilirkişiden oluşan heyete ,dava dosyası, işyeri ve konu ile ilgili tüm SSK belgeleri tevdi edilerek söz konusu işin genel niteliği ,işte kullanılan teknik yöntemleri, işin büyüklüğü, tamamlama süresi,işyeri koşulları,istihkak tutarı kısaca işçilik bildirilmesi gereken işle ilgili tüm verileri SGK ‘nun asgari işçilik oranlarını gösteren genelgelerini gözeterek gerekirse emsalleri ile kıyaslayarak,dava konusu iş nedeniyle gerçek biçimde bildirilmesi zorunlu işçilik oranını ve miktarını belirlemek ve belirlenecek bu işçilik oranına göre işverenin prim borcu bulunup bulunmadığını saptamaktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.03.2006 gün ve 2006/42 Esas,2006/104 Karar sayılı ilamı da aynı yöne ilişkindir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.