Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/4442
Karar No: 2008/7115

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/4442 Esas 2008/7115 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2008/4442 E.  ,  2008/7115 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş Mahkemesi
    TARİHİ : 19/01/2007
    NUMARASI : 2006/495-2007/10  

    Davacı E.D. vekili Av.F.K.ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu  vekili Av. M. A. aralarındaki tespit davası hakkında A.İş Mahkemesinden verilen  19.1.2007 gün ve  495-10   sayılı kararın  Onanmasına ilişkin Dairemizin  16.7.2007  gün ve  7248-13193 sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:                                    
    Davacı vekili 13.02.2008 tarihli dilekçesi ile Dairemizin 16.07.2007 gün 2007/7248 Esas 2007/13193 Karar sayılı onama kararında açık maddi hata bulunduğundan bahisle kararın düzeltilmesini istemiştir.
    İş Mahkemelerince verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne var ki Yargıtay Onama ve Bozma kararlarında açıkça maddi yanılgının bulunması halinde dosyanın yeniden incelenmesi Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
    İncelenen dosya ile  belgelerden dairemizce işbu dava dosyasının 2007/7248 E-13193 K. Numarası ile 16.07.2007 günü incelendiği davacının ürün kesintisine dayalı olarak tarım bağ-kur sigortalısı sayılmasına ilişkin talebinin,mahkemece davacının kesinti tarihinde, 506 sayılı yasaya tabi olarak geçen 01.03.1993-18.06.1997 tarihleri arasında kalan blok çalışması nedeniyle reddine karar verildiği verilen bu hükmün onandığı ,ancak davacıya ait ‘16804160’ sicil no’lu SSK sicil dosyası ekinde bulunan ve davacıya ait olan hizmet cetvelinde davacı adına sadece 1987 yılında 35 günlük bildirim olduğu 01.03.1993-18.06.1997 tarihleri arasında geçen hizmetlerin ise ‘A.Ö.’ adında başka bir sigortalıya  ait olduğu dikkate alınmaksızın onama ilamının maddi yanılgıya dayalı olarak verildiği anlaşılmış ve açık maddi hatanın düzeltilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Dairemizin  önceki onama kararı maddi hataya dayalı olduğundan davacı vekilinin isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına,
    2-Dava, davacının 1994 yılından itibaren, tarım Bağ-Kur  sigortalısı  olduğunun  tespiti istemine  ilişkindir.
    Mahkemece  istemin  reddine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan  Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür.
    Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık  ve  Nüfus  İdareleri  kayıtları  ile  diğer  kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının  esas alınacağı  bildirilmiştir.  Bu kayıtların  tarımda  kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi  olduğu ortadadır.
    Somut olayda davacının Ziraat Odası  kaydının 03.12.1982 tarihinde  başladığı , Tarım Kredi Kooperatifi ortağı olmadığı, Pancar Üreticileri Kooperatifine ise 01.11.1985 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, davacının sattığı ürün bedelinden ilk prim kesintisinin 19.04.1995  tarihinde  yapıldığı ,davacı adına tescilli ‘....’ sicil no’lu SSK dosyası içinde bulunan hizmet cetvelinde adına kayıtlı 1987 yılına ait 35 günlük hizmeti olup bu sicile bildirilen 01.03.1993-18.06.1997 tarihleri arasındaki hizmetin ise ‘A.Ö. isimli başka bir sigortalıya ait olduğu görülmektedir.
    Mahkemece davacının 1994 yılı şeker pancarı ürünü nedeniyle 19.04.1995 tarihinde yapılan  kesintisi ile 2926 sayılı yasanın 10. maddesinde belirtilen ziraat odası ve pancar kooperatif kaydı ve diğer delillere göre 01.05.1995 tarihinden itibaren dava tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunu tespitine karar verilmesi gerekirken davacıya ait olmadığı anlaşılan SSK süreleri davacınınmış gibi kabul edilerek davanın,  SSK"daki kesintisiz çalışma  nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.  
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,  05.05.2008  gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi