Davacı E.D. vekili Av.F.K.ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili Av. M. A. aralarındaki tespit davası hakkında A.İş Mahkemesinden verilen 19.1.2007 gün ve 495-10 sayılı kararın Onanmasına ilişkin Dairemizin 16.7.2007 gün ve 7248-13193 sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili 13.02.2008 tarihli dilekçesi ile Dairemizin 16.07.2007 gün 2007/7248 Esas 2007/13193 Karar sayılı onama kararında açık maddi hata bulunduğundan bahisle kararın düzeltilmesini istemiştir.
İş Mahkemelerince verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne var ki Yargıtay Onama ve Bozma kararlarında açıkça maddi yanılgının bulunması halinde dosyanın yeniden incelenmesi Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
İncelenen dosya ile belgelerden dairemizce işbu dava dosyasının 2007/7248 E-13193 K. Numarası ile 16.07.2007 günü incelendiği davacının ürün kesintisine dayalı olarak tarım bağ-kur sigortalısı sayılmasına ilişkin talebinin,mahkemece davacının kesinti tarihinde, 506 sayılı yasaya tabi olarak geçen 01.03.1993-18.06.1997 tarihleri arasında kalan blok çalışması nedeniyle reddine karar verildiği verilen bu hükmün onandığı ,ancak davacıya ait ‘16804160’ sicil no’lu SSK sicil dosyası ekinde bulunan ve davacıya ait olan hizmet cetvelinde davacı adına sadece 1987 yılında 35 günlük bildirim olduğu 01.03.1993-18.06.1997 tarihleri arasında geçen hizmetlerin ise ‘A.Ö.’ adında başka bir sigortalıya ait olduğu dikkate alınmaksızın onama ilamının maddi yanılgıya dayalı olarak verildiği anlaşılmış ve açık maddi hatanın düzeltilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dairemizin önceki onama kararı maddi hataya dayalı olduğundan davacı vekilinin isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına,
2-Dava, davacının 1994 yılından itibaren, tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür.
Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Somut olayda davacının Ziraat Odası kaydının 03.12.1982 tarihinde başladığı , Tarım Kredi Kooperatifi ortağı olmadığı, Pancar Üreticileri Kooperatifine ise 01.11.1985 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, davacının sattığı ürün bedelinden ilk prim kesintisinin 19.04.1995 tarihinde yapıldığı ,davacı adına tescilli ‘....’ sicil no’lu SSK dosyası içinde bulunan hizmet cetvelinde adına kayıtlı 1987 yılına ait 35 günlük hizmeti olup bu sicile bildirilen 01.03.1993-18.06.1997 tarihleri arasındaki hizmetin ise ‘A.Ö. isimli başka bir sigortalıya ait olduğu görülmektedir.
Mahkemece davacının 1994 yılı şeker pancarı ürünü nedeniyle 19.04.1995 tarihinde yapılan kesintisi ile 2926 sayılı yasanın 10. maddesinde belirtilen ziraat odası ve pancar kooperatif kaydı ve diğer delillere göre 01.05.1995 tarihinden itibaren dava tarihine kadar Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunu tespitine karar verilmesi gerekirken davacıya ait olmadığı anlaşılan SSK süreleri davacınınmış gibi kabul edilerek davanın, SSK"daki kesintisiz çalışma nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.