Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/18506
Karar No: 2016/11382
Karar Tarihi: 22.12.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/18506 Esas 2016/11382 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/18506 E.  ,  2016/11382 K.

    "İçtihat Metni"

    .....

    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tazminat ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece davalı ..."un iyiniyetli 3. kişi olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, davalılar....hakkındaki tazminat isteğinin kabulüne, ispatlanamayan alacak talebinin reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat ve alacak isteklerine ilişkindir.
    Davacı, devremülk almak istediği sırada kendilerini dava dışı .. . şirketinin bölge müdür ve müdür yardımcıları olarak tanıtan davalılar .... ile tanıştığını, davalılar aracılığıyla dava dışı şirketten iki adet devremülk hissesi satın aldığını, yine iki adet hisse almaları için davalılara elden 13.900 TL karşılığı Euro ve 780,00 Euro verdiğini, akabinde davalıların telkini ile maliki olduğu taşınmazları satıp dava dışı şirketten devremülk almak amacıyla davalılardan .... 22.06.2011 tarihinde vekil tayin ettiğini, daha sonra yaptığının doğru olmadığını düşünerek 30.06.2011 tarihli azilname ile vekil .... vekillikten azlettiğini, ancak davalı ..."in vekâlet ilişkisini kötüye kullanarak dava konusu 943 ada 7 parsel sayılı taşınmazını 29.06.2011 tarihinde eşi olan davalı ..."ye, onunda mal kaçırma kastıyla el ve işbirliği içerisinde olduğu diğer davalı ..."a 28.07.2011 tarihinde trampa suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek 943 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaz ise vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması sebebiyle taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli olarak 60.000-TL"nin (ıslahla .125.000-TL) davalılardan .... tahsiline, ayrıca davalılara verilen 13.900 TL ile 780,00 Euro"nun dava tarihindeki karşılığının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılardan .... davaya cevap vermemiş, diğer davalılar iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı ..."un iyiniyetli 3. kişi olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, davalılar ..... hakkındaki tazminat isteğinin kabulüne, ispatlanamayan alacak talebinin reddine karar verilmiştir.

    ./..







    Dosyaya getirtilen kayıtlardan, çekişme konusu 943 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 500/2992 payı davacı adına kayıtlı iken davalı vekil Bahtişen"e verilen 22.06.2011 tarihli vekaletname kullanılmak suretiyle 29.06.2011 tarihinde davalı vekil .... anılan payı davalı eşi .... satış suretiyle temlik ettiği, davalı ..."nin de 28.07.2011 tarihinde davalı ..."un paydaşı olduğu 2599 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 250/2801 pay karşılığında dava konusu taşınmazdaki payı trampa suretiyle davalı ..."a devrettiği, davalı ..."nin trampa karşılığı devraldığı 2599 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 250/2801 payı hemen ertesi günü 29.07.2011 tarihinde dava dışı .... satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, davalılar .... ve .... elden 13.900.-TL ve 780.00 Euro verdiğini ileri sürmüş isede bu iddia ispat edilemediğinden alacak isteği bakımından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
    Davacı vekilinin tapu iptali ve tescil isteği bakımdan temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (....) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    ../...










    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; vekil .... ile davalı ..."nin karı koca oldukları, taşınmazın gerek satış gerekse trampa suretiyle devredildiği tarihlerde belirlenen gerçek değeri ile akitlerde öngörülen değerler arasında aşırı fark bulunduğu, ikinci el konumundaki davalı ..."un trampa suretiyle davalı ..."ye 28.07.2011 tarihinde devrettiği 2599 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 250/2801 payın, davalı ... tarafından hemen ertesi günü 29.07.2011 tarihinde satış suretiyle dava dışı .... devredildiği, anılan şahsın davalı ... ile akraba olduğunun davalı ..."un de kabulünde olduğu, taşınmazın satış değeri ile gerçek değeri arasında açık ve aşikar fark, temliklerin kısa aralıklarla gerçekleştirilmesi gözönünde bulundurulduğunda davalı vekilin davacıyı zararlandırma kastıyla davalı eşi .... ile birlikte el ve işbirliği içinde hareket ettiği, ikinci el konumundaki kayıt maliki davalı ..."un bilen ve bilebilecek kişi konumunda bulunduğu iyiniyetli kabul edilemeyeceği ve Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır.
    Hâl böyle olunca, davadaki ilk istek olan tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi