11. Hukuk Dairesi 2016/2880 E. , 2016/6868 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/11/2012 tarih ve 2011/38-2012/174 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi temlik alan ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, yapılan denetimde şirket kasasında açık tespit edildiği, mevcut açığın fiili olarak şirket kasasına ödenmemekle birlikte fiktif olarak ödenmiş gibi gösterilen apel ödemelerinden kaynaklandığının tespit edildiğini, TTK 306 maddesi uyarınca apel yükümlülüğü yerine getirilmemiş iken getirilmiş gibi gösterilmesi usulsüzlüğüne karışarak yönetimi/denetiminde bulundukları ...Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş."ye karşı kusurlu davranan, TTK."nun kendilerine yüklediği görevleri ihmal eden/yerine getirmeyen, bu eylemleri sonucunda muvazaalı iş ve işlemleri işleyen/işlemlere iştirak eden ve şirketi zarara uğratan, apel ödemesinin yapılmadığını ancak fiktif olarak yapılmış gibi kayıt tutulduğunu bilen/bilebilecek durumda olan/bilmek yükümlülüğündeki yönetim ve denetim kurulu üyelerinin şirketin tüm zararından müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak üzere 181.000 TL’nin faizi, harç, masraf ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19/09/2006 havale tarihli dilekçesi ile davasını 405.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Bir kısım davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ... tarafından ticaret sicilinden 22/02/2007 tarihinde sicil kaydı resen terkin (fesih) edilen davacı şirket tüzel kişiliğini yitirmiş olmakla, Bankacılık Kanunu yönünden sicilden resen terkin sebebiyle ihya kabiliyetinin de ortadan kalktığı, davalıların zararlandırıcı işlem ve eylemlerinden dolayı ortaya çıktığı ileri sürülen şirket zararının kanıtlanamadığı, davalıların şirket zararına sebebiyet verdiği ileri sürülen işlem ve eylemlerden dolayı herhangi bir kusurlarının tespit edilemediği, dolayısıyla herhangi bir sorumluluklarından da bahsedilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı temlik alan ... vekili temyiz etmiştir.
(1) Mahkemece verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiş ise de, 11/11/2015 havale tarihli dilekçe ile davalılardan ... ve ... hakkındaki temyiz isteminden feragat edildiği ve dilekçe ekinde bulunan kimlik tespiti uyarınca dilekçenin kararı temyiz eden davacı vekili tarafından verildiği, davacı vekilinin vekaletnamesinde HMK"nın 74. maddesine uygun şekilde temyizden feragata yetki verildiği anlaşılmıştır.
Feragat, HMK’nın 307. maddesi uyarınca istemde bulunanın talep sonucundan vazgeçmesidir. Bu itibarla, feragat nedeniyle davalılardan ... ve ... hakkındaki temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
(2) Dava, fiili olarak şirket kasasına ödenmemekle birlikte fiktif olarak ödenmiş olarak gösterilen apel borcu sebebiyle şirketin uğradığı zararın, zarar sorumlusu bulunan yönetim kurulu üyeleri, denetçilerden ve yetkili şirket çalışanlarından tahsiline ilişkin olarak açılmış sorumluluk davasıdır.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, öğretideki baskın görüşe göre, TTK’nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim TTK’nun 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine TTK.’nun 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, TTK’nun 359. maddesinde düzenlenmiştir.
Davalıların eski yöneticisi oldukları şirket, bir sermaye şirketi olup, faaliyetlerini ortaklardan aldığı sermaye payları ile bundan elde ettiği kazançlarla yürütür. Hayatın olağan koşulları gereğince de sermaye payının zamanında tahsil edilmemesinin şirketi zarara uğratacağı tabiidir. Statüleri gereği basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olan davalı yönetim kurulu üyelerinin (E-TTK"nın 320/1. md.), bunları zamanında tahsil etmemesi, bu yönde herhangi bir faaliyette bulunmaması zarar oluşturduğu gibi, davalılar yönünden de kusur teşkil eder. Keza, bunları denetlemeyen denetçiler açısından da kusur oluşturur. Ayrıca, şirket zararının oluşması için, öncelikle sermaye taahhüt eden ortaklar aleyhine takipte bulunulmasına veya dava açılmasına da gerek yoktur. Zamanında tahsil edilmeyen apel borcu, şirket için zarar oluşturduğundan tahsilde tekerrür olmamak üzere şirket, kusursuzluklarını kanıtlayamaması halinde, bunu davalılardan isteyebilir. Mahkemece, bu hususlar nazara alınarak bir hüküm kurmak gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(3) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalılardan ... ve ... hakkındaki temyiz isteminin feragat nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (3) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 21/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.