
Esas No: 2017/1461
Karar No: 2020/655
Karar Tarihi: 22.09.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1461 Esas 2020/655 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davalı ... Tıp Medikal Ürün ve Kontakt Lens Teknik Tic. San. Ltd. Şti. yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalılar ... ve ... yönünden davanın kabulüne ilişkin karar, davacı vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 08.02.2001 tarihli dava dilekçesinde; Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru davalı ...’in, 16.02.2000 tarihinde eşi ... adına düzenlettiği hasta sevk kağıdını alarak, eşini muayene için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk ettirdiğini, davalının eşinin herhangi bir tedavisi olmadığı hâlde sahte reçete, hastane raporları ve medikal şirket faturaları ile birlikte kuruma ibraz ederek, 4.173,30TL tahakkuk yapılmasını sağladığını, tahakkuk eden tıbbi malzeme bedellerinin verilen vekâletnameye istinaden diğer davalı ..."na ödendiğini, davalıların haksız kazanç temini için eylem birliği içinde 4.142,01TL Hazine zararına yol açtıklarını ileri sürerek, Hazine zararının ödeme tarihi olan 29.02.2000 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabı:
5. Davacı vekili, davalılar ..., ... Tıp Medikal Ürün ve Kontakt Lens Teknik Tic. San. Ltd. Şti. ile ...’na husumet yönelterek dava açmıştır.
5.1. Davalı ... vekili 01.03.2001 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafça delil olarak sunulan Ankara 48. Noterliğinin 21.02.2000 tarihli ve 1443 yevmiye numaralı vekâletnamesine dayanak nüfus bilgilerinin müvekkilinin nüfus bilgileriyle örtüşmediğini, müvekkilin eşinin tedavi görmediğini, medikal malzemesi almadığını, tahakkuk için kuruma başvuru yapmadığını, ... isimli şahsa vekâletname vermediğini, ortadaki sahtecilik ve dolandırıcılık hadisesi ile ilişkisi olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davalı ... Tıp Medikal Ürün ve Kontakt Lens Teknik Tic. San. Ltd. Şti. vekili 26.10.2001 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafça davaya dayanak yapılan faturayı düzenleyen firma ile müvekkili firmanın farklı olduğunu savunarak husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.3. Davalı ..., usulüne uygun davetiye tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.02.1014 tarihli ve 2001/106 E., 2014/139 K. sayılı kararı ile; Ankara Emniyet Müdürlüğü nezdinde görevli polis memuru olan ...’in, 16.02.2000 tarihinde eşi ..."in muayenesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk aldığı, davalının eşinin herhangi bir tedavisi olmadığı hâlde, sahte reçete, hastane raporları ve medikal şirket faturaları kullanılmak suretiyle Kurumca 4.142,00TL tahakkuk yapılmasının sağlandığı, Kurum tarafından yapılan tahakkukun ... tarafından davalı ..."na verilen Ankara 48. Noterliğinin 01.11.1999 tarihli ve 16824 yevmiye numaralı vekâletnamesi (doğrusu Ankara 48. Noterliğinin 21.02.2000 tarihli ve 1443 yevmiye numaralı vekâletnamesi) ile ... tarafından çekildiği, her ne kadar davalı ... hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucu takipsizlik kararı verilmiş ve yapılan itiraz Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiş ise de, mahkemenin takipsizlik kararı ile bağlı olmadığı, yeterli kabul ve takdir edilen 09.01.2014 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda belirtildiği üzere, davalı ..."in eşi adına düzenletmiş olduğu sevk kağıdının gerçek olduğu, sevk kağıdının bir şekilde diğer davalı ..."nun eline geçmesinin sağlandığı gerekçesiyle davalılar ... ve ... aleyhine açılmış davanın kabulü ile davacı tarafın talep etmiş olduğu 4.142,01TL’nin 29.02.2000 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan tahsili ile davacı tarafta verilmesine; diğer davalı ... Tıp Medikal Ürünleri ve Kontakt Lens Merkezi Teknik Tic. San. Ltd. Şti. yönünden ise davaya dayanak yapılan faturadaki ünvan, adres ve vergi sicil numarası kayıtları ile, davalı şirketin kayıtlarının örtüşmediği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yerel Mahkemenin bu kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.11.2014 tarihli ve 2014/14588 E., 2014/14549 K. sayılı kararı ile;“…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı ..."in temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan kurum zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davalı ... Tıp Medikal Ürün ve Kontakt Lens Teknik Tic. San. Ltd. Şti. hakkında açılan dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar ... ve ... yönünden istemin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, Ankara Emniyet Müdürlüğünde polis olarak görev yapan davalı ..."in 16/02/2000 tarihinde eşi adına düzenlettiği hasta sevk kağıdını alarak, eşinin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevkini sağladığı, eşinin herhangi bir tedavi olmadığı halde sahte reçete, hastane raporları ve medikal şirket faturasının kuruma ibraz edilerek, tahakkuk ettirilen tıbbi malzeme bedellerinin verilen vekaletnameye istinaden diğer davalı ..."na ödendiği ileri sürülerek, kurum zararının ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar ..., dava konusu edilen alacakla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, sahtecilik ve dolandırıcılık hadisesinin bilgisi dışında yapıldığını, eşinin tedavi görmediğini, eşi için medikal malzemesi alınmadığını, tahakkuk için kuruma bir başvurusunun bulunmadığını, diğer davalı ..."na vekaletname vermediğini, nüfus bilgileri ile 21/02/2000 tarihli vekaletnamedeki bilgilerin farklı bulunduğunu, vekaletnamedeki imzanın kendisine ait olmadığını, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2000/261 E sayılı dosyası ile görülen davayla da ilgisinin bulunmadığı belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davalı ..."in Ankara Emniyet Müdürlüğü nezdinde görevli polis memuru iken, 16/02/2000 tarihinde eşi ..."in muayenesi için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk aldığı, davalının eşinin herhangi bir tedavisi olmadığı halde, sahte reçete, hastane raporları ve medikal şirket faturaları kullanılmak suretiyle kurumca 4.142,00TL tahakkukun yapılmasının sağlandığı, kurum tarafından tahakkukun, ... tarafından davalı ..."na verilen vekaletname ile ... tarafından çekildiği, her ne kadar davalı ... hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucu takipsizlik kararı verilmiş ise de bunun bağlayıcı olmadığı gerekçesiyle davalılar ... ve ... yönünden istemin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davalı ..."in eşi adına çalıştığı kurum tarafından düzenlenen 16/02/2000 tarih ve 3190-1615 kurum kayıt nolu hasta sevk kağıdının Hacettepe Üniversitesi Hastanesine sevk edilmiş gibi gösterildiği, eşinin hastaneye gitmediği, tedavi olmadığı, kullanıldığı belirtilen medikal malzemelerini kullanmadığı, tüm tahakkuk evrakı ile eki reçete, hastane raporu, fatura ve Ankara 48. Noterliğinin 21/02/2000 tarih ve 01443 yevmiye nolu yazılı vekaletnamenin sahte olarak düzenlendiği, bu belgelere göre düzenlenen tedavi giderinin vekaletnameye istinaden davalı ...’na ödendiği, söz konusu vekaletnamedeki nüfus bilgileriyle davalı ..."in nüfus bilgilerinin birbirini tutmadığı, imzanın da ona ait olmadığı, her ne kadar 13/02/2001 tarihli muhasebe denetmeni raporunda davalı ..."in sevk kağıdını eşi adına düzenleterek diğer davalı ..."na maddi menfaat karşılığı verdiği belirtilmiş ise de, kamu kurumunu dolandırmak, sahte resmi evrak ve noter belgesi düzenlemek ve bu eylemlere katılmak suçlarından davalı ... hakkında "eşi adına herhangi bir sevk kağıdı düzenlettirmediği" gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, yapılan itirazın da reddedildiği anlaşılmaktadır. Şu halde davada, davalı ..."in eşi adına hasta sevk kağıdını aldığı ve diğer davalı ... Karaoğluna verdiği ve davacı kurumun zararına uğraması olayına karıştığı somut delillerle kanıtlanamamıştır. Davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle ve oy çokluğuyla karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2015 tarihli ve 2015/4 E., 2015/134 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, mahkemenin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince, ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı ile dahi bağlı olmadığı, davalı ... tarafından kendi eşi için almış olduğu sevk belgesinin aslının nasıl diğer davalı ..."nun eline geçtiğinin açıklanamadığı, davalı ... tarafından, davacı tarafa tahakkuku yaptırılan 4.142,00TL miktarın tahsiline ilişkin vekâletname bilgilerindeki benzerliğin izah edilemediği, her ne kadar vekâletname bilgileri ile davalı ..."in nüfus bilgileri örtüşmüyor ise de, yapılan işlemlerin niteliği göz önünde tutulduğunda, davalı ... ve ..."nun birebir davalı ..."in nüfus bilgileriyle düzenlenmiş bir vekâletname kullanmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zira bu durumda ..."in yapılan işleme dahil olduğunun tespiti yönünde herhangi bir problem çıkmayacağı, davacı tarafa fatura edilen miktarın o tarihteki satın alma gücü, davalı ... tarafından diğer davalı ... hakkında ayrıca bir yasal yola başvurulmaması da nazara alındığında, davalı ..."in yapılan işlemlerden bilgisinin bulunduğunu gösterdiği, bu durumda mahkemece verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda meydana gelen kamu zararının oluşmasından davalı ...’in sorumlu tutulup tutulamayacağı, burada varılacak sonuca göre ortaya çıkan Hazine zararının davalı ...’den tahsilinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
13. İlke olarak borçların kaynakları sorumluluk hukuku olarak da adlandırılan borçlar hukukunda düzenlenmiştir.
14. Dava konusu olayın yaşandığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda (BK) borcun kaynakları, “Borçların Teşekkülü” başlığı altında, sözleşmeden doğan borçlar (md. 1–40), haksız fiilden doğan borçlar (md. 41–60) olarak düzenlenmiş; aynı başlık altında, borçların üçüncü genel kaynağı olarak haksız (sebepsiz) iktisaba (md. 61–66) yer verilmiştir.
15. BK"nın 41. maddesinde ifadesini bulan haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Haksız fiilden söz edilebilmesi için, şu dört unsurun birlikte bulunması zorunludur: Öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmalıdır. İkinci unsur, fiili işleyenin kusurudur. Üçüncü olarak, kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalıdır. Nihayet, doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda, haksız fiilin varlığından söz edilemez.
16. BK’nın 41. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş bütün hâllerde bir kimse için haksız fiil sorumluluğunun söz konusu olması, BK"nın 41. maddesindeki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Öteki deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmayan kusur sorumluluğu hâllerinde, BK’nın 41. maddesi ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
17. Bunun yanında, BK’nın 50. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde; “Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde… mütesilsilen mesul olurlar.” hükmü getirilmiştir.
18. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesinde ise “İspat yükü” başlığı altında, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmü mevcuttur.
19. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalı ..."in çalıştığı kurum tarafından eşi adına düzenlenen 16.02.2000 tarih ve 3190-1615 kurum kayıt numaralı hasta sevk kâğıdının Hacettepe Üniversitesi Hastanesine sevk edilmiş gibi gösterildiği, tedavi gerçekleşmiş ve çeşitli medikal malzeme kullanılmış gibi fatura düzenlendiği, tahakkuk ettirilen fatura bedelinin Ankara 48. Noterliğinin 21.02.2000 tarihli ve 01443 yevmiye nolu vekâletnamesi ile davalı ...’na ödenmesi suretiyle davacı Kurumun zararına sebebiyet verildiği hususu çekişmesizdir.
20. Ne var ki; ortaya çıkan kurum zararı nedeniyle, davalı ...’in sorumluluğundan bahsedebilmek için meydana gelen hukuka aykırı durumun kendi kusurlu hareketi ile gerçekleşmesi, bu hareket ile hukuka aykırı bu durum arasında illiyet bağı olması ve tüm bunların iddia eden davacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Oysa, Özel Daire bozma kararında da belirtildiği üzere, söz konusu vekâletnamedeki nüfus bilgileriyle davalı ..."in nüfus bilgilerinin birbirini tutmaması, imzanın da ...’e ait olmaması nedeniyle sahteliğin açık olduğu anlaşılmakla, davalı ..."in eşi adına hasta sevk kağıdı alarak diğer davalı ...’na verdiğinin ve davacı Kurumun zarara uğraması olayına karıştığının somut delillerle kanıtlanamadığının kabulü gerekir.
21. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfı ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun"un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.09.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.