Hukuk Genel Kurulu 2018/574 E. , 2020/654 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “ödeme emrinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen davanın hukuki yarar bulunmadığından reddine ilişkin karar davacı vekili ve davalı ... Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 31.10.2016 tarihli dava dilekçesinde; davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emrinin müvekkiline 25.10.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, ödeme emrine konu prim alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirterek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 05.12.2016 tarihli cevap dilekçesinde; dava konusu takibin prim tahakkuk ve tahsilat-4 servisinin yazısına istinaden 28.10.2016 (27.10.2016) tarihinde iptal edildiğini, iptal işlemi dava tarihinden önce olduğundan davacının talebinin reddinin gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Antalya 2. İş Mahkemesinin 22.12.2016 tarihli ve 2016/439 E., 2016/593 K. sayılı kararı ile; davalı Kurumun iç yazışma kayıtlarına göre dava konusu ödeme emrinin 27.10.2016 tarihinde iptal edildiği, davanın konusuz kaldığı, dava açılmasına davalı Kurum sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinden ve vekâlet ücretinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın konusu kalmadığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın seri dava oluşu ve ön inceleme aşamasında karara çıktığı dikkate alınarak tarifeye göre belirlenen vekâlet ücretinin yarısı olan 900TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Antalya 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davalı ... Başkanlığı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
8. İstinaf talebi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince 16.03.2017 tarihli ve 2017/599 E., 2017/476 K. sayılı kararı ile; davanın konusuz kalmasında dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmamasının söz konusu olduğu, somut olayda davaya konu ödeme emri davacıya 25.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği, Kurumun ödeme emrini re"sen 27.10.2016 tarihinde iptal ettiği, ancak durumdan haberi olmayan davacının hak düşürücü süre tehdidiyle 31.10.2016 tarihinde eldeki davayı açtığı, dava tarihi itibariyle davanın konusu bulunmadığından davanın hukuki yarar bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi, dolayısıyla davalı Kurum aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin gerektiği, öte yandan davanın reddine karar verilmesine rağmen söz konusu davanın açılmasında davacının kusuru bulunmadığından hakkaniyet gereği davacı aleyhine de vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun 353. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin 2. alt bendi uyarınca esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar bulunmadığından reddine, davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, vekâlet ücreti hakkında takdiren karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 09.10.2017 tarihli ve 2017/3630 E., 2017/7536 K. sayılı kararı ile; "...Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı SGK vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine
-Davacının temyizine ilişkin;…
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; dava konusu ödeme emrinin en eski tarihli borç döneminin 2002/7; en yeni tarihli borç döneminin 2002/10; olduğu, ödeme emrinin davacıya 25.10.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olmakla dava 31.10.2016 tarihinde açılmıştır.
SGK İl Müdürlüğünün 27/10/2016 tarih, 14674960 sayılı iç yazışma kayıtlarına göre, dava konusu ödeme emrinin 27/10/2016 tarihinde iptal edildiği anlaşılmıştır.
Tüm yukarıda açıklananlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın konusuz kaldığı, kurumun dava açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumluluğunun bulunduğu ve ön inceleme aşamasında karara çıktığı dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın hukuki yarar bulunmadığından reddine ve vekalet ücreti hakkında takdiren karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmek suretiyle karar verilmiş olup yukarıda açıklanan hususlarda dikkate alınarak "davanın konusu kalmadığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" dair verilen karar yerinde iken yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince 30.01.2018 tarihli ve 2017/3143 E., 2018/233 K. sayılı kararı ile; her davanın açıldığı tarihteki duruma yani fiilî ve hukukî sebeplere göre hükme bağlanacağı, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle davanın konusunun ortadan kalkması durumunda artık dava (esas talep) hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm verilmesine gerek kalmayacağı, davanın açıldığı tarihten önce meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkmasında ise davanın açılmasında artık bir hukuki yarar bulunmadığı, nitekim tarafları aynı ve konusunu başka bir ödeme emrinin oluşturduğu davada verilen kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.10.2017 tarihli 2017/5028 E., 2017/6305 K. sayılı kararı ile onandığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu ödeme emrinin davacıya 25.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği, Kurumun ödeme emrini re"sen 27.10.2016 tarihinde iptal ettiği ve ödeme emrinin iptali istemli eldeki davanın 31.10.2016 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına mı yoksa hukuki yarar bulunmadığından reddine mi karar verilmesi gerektiği, burada varılacak sonuca göre yargılama giderlerinden davalı Kurumun sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasına girilmeden önce davaya konu ödeme emrindeki toplam borç miktarı 45.483,33TL (4.930,78TL asıl alacak + 40.552,55TL işlemiş faiz) olup, ilk derece mahkemesince davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın seri dava oluşu ve ön inceleme aşamasında karara çıktığı dikkate alınarak tarifeye göre belirlenen vekâlet ücretinin yarısı olan 900TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, davalı Kurum vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar bulunmadığından reddine, davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, vekâlet ücreti hakkında takdiren karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Özel Dairece davalı SGK vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra davacının temyizi yönünden davanın konusuz kaldığı, kurumun dava açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama giderlerinden ve vekâlet ücretinden sorumluluğunun bulunduğu, ön inceleme aşamasında karara çıktığı dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararı bozulmuş ve bölge adliye mahkemesince önceki kararda direnilmiştir. Direnme karar tarihi olan 2018 yılı temyiz kesinlik sınırı 47.530TL olup, davacı vekilinin bölge adliye mahkemesinin direnme kararını temyize ilişkin dilekçesindeki davanın açılmasında hukuki yararın bulunduğu, ilk derece mahkemesince davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı ve davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olduğu şeklindeki temiz sebepleri dikkate alındığında temyiz isteminin miktar itibariyle kesinlik sınırının altında olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
15. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2/1. maddesinde, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.
16. 6100 sayılı HMK"nın 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, aynı Kanunun 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar düzenleme altına alınmıştır. HMK’nın 362/1-(a) maddesi uyarınca “miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
17. Belirtimelidir ki bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
18. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle 6100 sayılı HMK"ya eklenen ek madde 1 ile aynı Kanunun 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle ile belirlenmektedir. Anılan ek 1 maddede 6100 sayılı HMK’nın 341, 362 ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı düzenlenmiştir.
19. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 30.01.2018 tarihinde 6100 sayılı HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 47.530TL’dir.
20. Bu durumda asıl alacağın miktarı ve ferî nitelikte olan vekâlet ücretinin asıl alacağa bağlı olduğu göz önüne alındığında Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir
21. Hâl böyle olunca davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.09.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.