8. Ceza Dairesi 2017/17757 E. , 2017/12780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hükümlü veya tutuklunun kaçması
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 18.07.2017 gün ve 2014/222586 sayılı itirazının, 6325 sayılı Kanunun 99. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 308/3. madde ve fıkrası gereğince kabulüyle; Dairemizin 14.06.2017 gün ve 2017/7209-7262 esas-karar sayılı "Bozma"ya ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonunda gereği görüşüldü:
Sanığın yerinde görülmeyen itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın kaçtığı tarihten sonra 01.11.2013 tarihinde cezaevine girdiği ve 05.12.2013 tarihinde çıktığı, daha sonra 17.02.2014 tarihinde başka suç nedeniyle yakalandığı ve cezaevine girdiği UYAP kaydından görülmesi ve savunmasında teslim olduğunu belirtmesi karşısında, TCK.nun 293. maddesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tespiti bakımından, sanığın kaçma sonrasında kendiliğinden mi teslim olduğu yoksa yakalanarak mı cezavine konulduğunun ilgili yerlerden sorulup buna ilişkin belgelerin denetime olanak verecek şekilde dosya içine konularak sonucuna göre sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile infazını tamamlayıp cezavinden çıkış yaptıktan sonraki tutanağa dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.11.2017 gününde suçun unsurlarının oluşmadığına yönelik Üyeler ... ve ..."un karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
TCK.nın 292. maddesinde firar suçunun oluşabilmesi için sanığın tutuklu veya hükümlü statüsünde olması gerektiği belirtilmiştir. 5275 sayılı kanunda tazyik hapsi ya da disiplin hapsi olanlar, hükümlü kapsamında değerlendirilmiş ise de bu durum bu kişilerin infazının ne şekilde yapılacağına dair bir düzenlemedir. Kaldı ki bu kanunda ve diğer kanunlarda hükümlünün tanımı yapılmamıştır.
Tazyik hapsi ya da disiplin hapsi olanlar diğer hükümlülerin işleyebileceği 5275 sayılı kanunun 97 ve 105/A-8 maddelerinde tanımlanan fiilleri işlemek suretiyle TCK.nın 292. maddesine göre cezalandırılmaları mümkün değildir. 5275 sayılı kanunun hükümlülere tanıdığı bir çok haktan (izin, koşullu salıverme, açık cezaevine ayırma gibi.) yararlanmaları da mümkün değildir.
Ancak gerek doktrinde gerek uygulamada CMK.nın 223. maddesinden hareketle bir ceza mahkemesince suç olarak düzenlenen bir eylem nedeniyle mahkum olan ve mahkumiyet kararı hükmü kesinleşen kişi hükümlü olarak tanımlanagelmiştir.
Ceza hukukunun temel prensiplerinden birisi kıyas yasağı ve genişletici yorum yasağıdır. TCK.nın 292. maddesinde belirtilen hükümlü kavramına bir suçtan hükümlü olanlar dışında cezaevinde kalması gerekenlerin de dahil edilmesi bu prensiplere aykırılık teşkil edecektir. Kanun koyucu, gözaltına alınanların, özel ceza infaz kurallarına uymayanların ve hatta tutuklanmak üzere haklarında yakalama kararı verilenlerin görevlerinin elinden kaçmasını dahi suç kapsamına almamıştır. Amaçsal yorum yapacak olursak bu kişilerin de evleviyetle bu madde kapsamına alınması düşünülebilir ki, bu kanun koyucunun yerine geçmek ve genişletici yorum yapmak sonucunu doğurur. Kanun koyucu isterse bu hususu maddeye bir cümle ekleyerek düzenlemeye dahil edebilir. Nitekim 5275 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu suçun temyiz incelemesinde görevli 4, 9 ve 16. Ceza Daireleri de benzer şekilde bir suç nedeniyle mahkum olanlar dışındakileri bu madde kapsamında değerlendirmemiştir.
Sonuç olarak, sanığın hukuki durumu yani statüsü TCK.nın 292. maddesinde özgü suç olarak tanımlanan suçun faili kapsamında kalmamaktadır. Bu nedenle de bu sanığın eylemi suç kapsamına alınmadığından sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 15.11.2017