8. Ceza Dairesi 2016/4024 E. , 2017/12779 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakkı olmayan yere tecavüz
HÜKÜM : -08.04.2015 tarihli hükümde sanık hakkında hakkı olmayan yere tecavüz suçundan beraat,
-10.04.2015 tarihli ek kararda şikayetçi ... vekilinin temyiz isteminin reddi,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen, Ceza Genel Kurulu"nun 21.02.2017 gün, 2015/976 esas, 2017/87 karar sayılı kararı gözetilerek; suçtan zarar gören Maliye Hazinesi"nin davaya katılma ve hükmü temyiz hakkı bulunduğundan, tebliğnamedeki temyiz talebinin reddine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
1- Şikayetçi ... vekilinin, sanık hakkında verilen hükmün temyizine yönelik talebinin, şikayetçinin katılma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle reddine dair verilen ek karar yerinde olduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 317. maddesi gereğince temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın ONANMASINA,
2- Suçtan zarar gören ve 03.09.2014 havale tarihli dilekçe ile katılma talebinde bulunan ve katılma talebi mahkemece 22.10.2014 tarihinde reddedilen Hazine vekilinin hükmü temyiz etmiş olmakla katılma iradesini açıklamış sayılacağından, CMK.nun 237. maddesi uyarınca Maliye Hazinesi"nin davaya katılan olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
Kadastro tespiti sırasında yol olarak tespit gören tecavüze konu yol için Yığılca Sulh Hukuk Mahkemesinde Tapu iptal ve Tescil davası açan sanığın, açmış olduğu davanın reddine karar verilmesine rağmen, öteden beri sahiplenip kullandığı suça konu yola aracını koymaya devam ederek müşteki ve köylülerin yolu kullanmasını engellemek suretiyle atılı suçu işlediği anlaşıldığından hakkında mahkumiyet kararı verilmesi yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi;
Bozmayı gerektirmiş, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.11.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında köy yoluna elatma suçundan açılan kamu davasının yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda Beraatine dair kararın bozulmasına yönelik sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Yığılca Cumhuriyet Başsavcılığının 27.05.2014 tarihli iddianamesiyle sanığın, paftasında köy yolu olarak tespit olunan yere kendisine ait ... ve ... plaka sayılı araçları bırakarak köy yolunu kısmen zaptettiği iddiasıyla TCK.nun 154/2 maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, “sanığın kendisine ait ...plakalı binek aracını geçici olarak köy yoluna park ettiği, sanığın eyleminde süreklilik unsuru bulunmadığı gibi eylemin köy yoluna zaptetme ve üzerinde tasarrufta bulunma unsurlarını içermediği, mahalli bilirkişi beyanlarına göre de sanığın aracını ara sıra yola koyduğunun anlaşılması ve Dairemizin 2012/25131 E. 2013/27285 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere atılı suçun unsurları oluşmadığı..” gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir.
TCK.nun 154/2 maddesinde düzenlenen suçun konusu, köy tüzel kişiliğine ait olan veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunan mera, harmanyeri, yol ve sulak gibi taşınmazlardır.
Suçun hareket unsuru ise, zaptetme, tasarrufta bulunma veya sürüp ekmektir.
Zaptetmek; el koymak, ele geçirmek, zorla almak veya sahiplenmek anlamına gelmektedir. Bir taşınmazın fiilen el altında tutulmasıdır.
Tasarrufta bulunma ise, taşınmaz üzerinde malikin sahip olduğu yetkileri kullanmak, malik gibi davranmak, bir şeyden yararlanabilme ve o şey üzerinde hukuki ve eylemsel olarak işlem yapabilme gücüne sahip olmayı ifade etmektedir.
Sanık tarafından araç park edilmek suretiyle zaptedildiği iddia olunan yer ile ilgili olarak sanık tarafından açılan tescil davası Yığılca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/135 E, 2013/188 K. sayılı kararı ile “dava konusu yerin kayalık bir alan iken sanığın babası tarafından yıllar önce iş makinası ile düzeltildiği, araç park edildiği, arı kovanı konulduğu, 2008 yılında yapılan kadastro çalışması sonucu yol olarak paftasına işlendiği, davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesindeki imar-ihya koşulları oluşmadığından..” davanın reddine karar verilmiştir.
Sanık savunmasında, köy yolu olarak tespitine karar verilen bölgeye zaman zaman araçlarını park ettiğini, başka kişilerin de araç park ettiğini, köy yolu üzerinde tasarrufta bulunma gibi bir amacının olmadığını, araç park edilmesinin şikayetçinin konutuna ulaşımını engellemediğini savunmuştur.
Mahalli Bilirkişi ..., sanığın, dava açıldıktan sonra aracını park etmediğini, sanık dışında başka şahısların da araç park ettiğini,
Mahalli Bilirkişi ..., araç park edilen yerin kayalık iken 15-20 yıl önce sanığın babası tarafından düzeltildiğini babasının ölümünden sonra sanığın aracını park ettiğini, son zamanlarda aracını ara sıra park ettiğini, şikayetçi ve ailesinin başka bir yoldan evlerine ulaşım sağladıklarını,
Tanık ..., sanığın ara sıra aracını park ettiğini,
Tanık ..., katılanın eskiden başka bir yoldan evine gidip geldiğini, Sulh Hukuk Mahkemesindeki dava sonrası sanığın aracını park etmediğini, köyden başka şahısların da araçlarını park ettiklerini, beyan etmişlerdir.
Yığılca Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/188 Esas sayılı dosyasındaki bilgi, belge ve mahkemenin gerekçesi ile bu dosyada dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre sanık tarafından tecavüz edildiği iddia olunan yerin, kayalık bir alan iken 15-20 yıl kadar önce sanığın babası tarafından düzleştirildiği ve zaman zaman araç park edildiği, 2008 yılındaki kadastro işlemleri sonucu paftasında köy yolu olarak bırakıldığı, sanık ve diğer aile bireyleri ile başka köylülerce zaman zaman araç park edildiği şikayetçi kişinin evine ulaşımın engellenmediği gibi, köylünün istifadesine mani bir durum bulunmadığı, bu hususun katılan ... muhtarınca da ifade edildiği, sanığın yukarıda açıklandığı şekilde zapt ve tasarruf kastının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarih ve 2015/8-981 E, 2016/129 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 16.10.2017 tarih ve 2017/17849 E, 11415 K. sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararında sözü edilen 14.11.2013 tarih ve 2012/29131 E, 2013/27285 K. sayılı ilamlarında da süreklilik göstermeyecek şekilde zaman zaman köy yoluna veya boşluğuna araç bırakma gibi eylemlerde zapt ve tasarruf unsurunun oluşmadığı vurgulanmıştır.
Diğer yandan dosyada mevcut krokiler ile resimler incelendiğinde park edilen araçların park yeri ve konumu itibarıyla yoldan geçişi engelleyecek bir durumda da bulunmadıkları görülmektedir. Esasen, bir binek aracın kullanılış amaç ve gayesi dışında uzun bir zaman park halinde tutulmaları da mümkün değildir.
Ülkemiz köylerinin tümünde araç, traktör ve ziraat alet ve eşyalarının köy yolu veya boşluğuna bırakıldığı gözönüne alındığında, köylüler arasındaki diğer kişisel sorunlar nedeniyle çıkan uyuşmazlıklar sonucu yapılacak ihbar ve şikayetler üzerine tüm köylülerin cezalandırılması yoluna gidilebilecek ve bu durum sosyal barışı da bozabilecektir.
Sonuç olarak, yerel mahkemece, somut olayda unsurları oluşmayan suçtan kurulan beraat hükmünün doğru ve isabetli olduğu düşünülmektedir.
Bu itibarla, sanığın beraatine dair yerel mahkeme kararının bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 15.11.2017