Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12579
Karar No: 2016/11233
Karar Tarihi: 19.12.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/12579 Esas 2016/11233 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/12579 E.  ,  2016/11233 K.

    "İçtihat Metni"

    ....

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava; vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
    Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 04.01.2013 tarihinde noterde düzenlenen vekâletname ile taşınmazlarını dilediği kişiye dilediği bedelle satımı konusunda davalı ..."ı vekil tayin ettiği, 11.03.2013 tarihinde ise noterde düzenlenen azilname ile de vekillik görevinden azlettiği, azilden sonra çekişme konusu taşınmazların, söz konusu vekaletnameye istinaden 10.04.2013 tarihinde satış yoluyla, diğer davalı ..."ye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, anılan temlikin vekâlet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet sözleşmesini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekâleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.

    ./..



    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hâkim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkûm edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Hemen belirtilmelidir ki, 07.12.1940 tarih 20/87 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça yahut halin icabından anlaşılmadıkça temsil yetkisi; mümessilin (vekilin) veya temsil edilenin (vekil edenin) ölümü, gaiplik hükmünün ilanı veya vekil ya da vekil edenin yahut her ikisinin iflas ilan etmeleri veyahut da medeni hakların kullanılması yeteneğinin kaybedilmesi gibi hallerde son bulacağı gibi (B.K. 35, 397. Md.) vekâletten istifa ve azil de (B.K. 396.Md) temsil yetkisini sona erdiren nedenlerdendir.
    Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu 45 (B.K. 37), Türk Borçlar Kanunu 514. (B.K. 388) maddesi hükmünce mümessil (vekil) kendi salahiyetinin son bulduğuna vakıf olmadığı müddetçe, temsil edilen (vekil eden) yahut halefleri bu yetki henüz baki imiş gibi vekilin muamelesi ile alacaklı veya borçlu olurlar.
    Başka bir ifadeyle vekilin vekâleten yaptığı tasarruf veya tasarruflardan vekil edenin sorumlu olmaması için vekilin vekâlet görevinin sona erdiğini bilmesi gerekir.
    Bunun yanı sıra Borçlar Kanununun 37/2.maddesi hükmü uyarınca vekil ile işlem yapan üçüncü kişilerin de bu tasarruftan kaynaklanan elde ettikleri hakların korunabilmesi bakımından vekilin yetkisinin son bulduğunu bilmemeleri gerekir.
    Somut olayda, azilnamenin, satış tarihinden önce vekile 21.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, kaldı ki davacı ile kayıt maliki davalı ..."nin kardeş oldukları, vekil olan diğer davalının ise davalı ..."nin eşi olduğu, tarafların taşınmaz bedelleri konusunda anlaşamaması sonucunda davacının taşınmazları satmaktan vazgeçtiği ve vekili noter aracılığıyla azlettiği, azilin satıştan önce vekile davacı tarafından sözlü olarak da bildirildiği, davalı ..."nin de satıştan önce azilden haberdar olduğu, davalıların fikir ve elbirliği içinde oldukları tarafların gösterdikleri tanıkların yeminli beyanlarından anlaşılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, davalıların savunmalarında samimi olmadıkları, davalı vekil Keziban"ın vekalet görevini kötüye kullandığı ve diğer davalının da bunu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu, vekille alıcının el ve işbirliği içinde hareket ettikleri, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı kabul edilerek davacının tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi