
Esas No: 2016/268
Karar No: 2020/650
Karar Tarihi: 08.06.2015
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/268 Esas 2020/650 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 11. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 10.03.2008 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 28.10.2000-01.12.2007 tarihleri arasında aşçı olarak çalıştığını, en son ücretinin net 1.050,00TL olduğunu, 01.12.2007 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini, haftanın altı günü 07.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını, işe girdiği tarihten itibaren iki yıl boyunca pazar günleri tam gün, daha sonraki yıllarda ise bir sonraki güne hazırlık yapmasının gerekli olduğu durumda pazar günleri çalıştığını, çalışma süresi boyunca yıllık izinlerini kullanamadığı gibi ücretinin de ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 06.05.2009 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline ait işyerinde 28.10.2000-31.05.2007 tarihleri arasında 562,50TL ücretle çalıştığını, davacı işçinin işyeri açtığı gerekçesiyle işten ayrıldığını, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacının çalışma saatlerinin 08.00 ilâ 16.00 arasında olduğunu, cumartesi günleri çalıştığını ancak pazar günleri işyerinde çalışma olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İstanbul 11. İş Mahkemesinin 28.09.2011 tarihli ve 2008/100 E., 2011/383 K. sayılı kararı ile; davacının davalıya ait işyerinde 28.10.2000-31.05.2007 tarihleri arasında çalıştığı, tarafların iddia ve savunmaları, getirtilen belgeler, alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İstanbul 11. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 03.07.2014 tarihli ve 2012/21510 E., 2014/23319 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra “…2- Yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının iş akdinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdiği kabul edilmiş ise de; mahkemenin bu kabulü dosya kapsamına uymamaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde iş akdinin davalı işverence haksız olarak feshedildiğini iddia etmiş, davalı işveren ise davacının işi kendisinin bıraktığını savunmuştur. Davacının tanık olarak gösterdiği ..., davalı işyerinde çalışan olmayıp buzdolabı tamiri ile uğraştığını, zaman zaman davalı işyerine gidip geldiğini beyan etmiştir. Diğer tanık ise davacının oğludur. Bu itibarla, davacı tanıklarının anlatımlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Davalı tanıkları ise işyeri çalışanı olup anlatımlarında, davacının başka bir işte çalışmak üzere kendisinin işten ayrıldığını dile getirmişlerdir.
Davalı işveren, davacı işçinin işi kendisinin bıraktığı yolundaki savunmasını tanık anlatımları ile ispat ettiğinden, davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek kabulü isabetsizdir.
3-Hükmedilen fazla mesai alacağından makul oranda takdiri indirim yapılmaması da hatalıdır.
4-Hükmedilen miktarların net mi brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı :
9. İstanbul 11. İş Mahkemesinin 20.01.2015 tarihli ve 2014/974 E., 2015/37 K. sayılı kararı ile; davacının davalıya ait işyerinde 28.10.2000-31.05.2007 tarihleri arasında çalıştığı, son ücretinin brüt 1.396,00TL olduğu, davacı işçinin 31.05.2007 tarihinden sonra çalışmasının bulunmamasına karşın Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre feshi takip eden 01.07.2007 tarihinden itibaren kendisine yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşıldığından çalışma süresi yönünden Kurum kayıtlarına itibar edildiği, davalı tanıklarının işyeri çalışanı olmadığı, işten ayrılış bildirgesinde davacının emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğinin belirtildiği, iş sözleşmesinin 31.05.2007 tarihinde sona ermesi üzerine dosyaya mübrez olmasa da yaşlılık aylığı tahsis koşulları gereği davacının tahsis talep dilekçesi ile yaşlılık aylığı almak için Kuruma başvurduğu ve kendisine 01.07.2007 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığının anlaşıldığı, tüm bu tespitler karşısında çalışma olgusu sabit olan davacının iş sözleşmesinin tazminat ödemeyi gerektirmeyecek şekilde haklı nedenle feshedildiğine ilişkin ispat külfetinin davalı işverende olduğu, davalı işverenin Kuruma bildirdiği işten ayrılış bildirgesinde feshin emeklilik nedenine dayalı olduğunu beyan ettiği anlaşıldığından davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının dokuz saat fazla çalışma yaptığının dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu, hesaplamaya esas alınan dönemin 2 yıl 2 ay olması, fazla çalışma saatinin ve hesaplanan miktarın makul bir oranda olması nedeniyle takdiri indirim yapılmaksızın talebin kabulünün gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Özel Daire Gönderme Kararı:
11. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 08.06.2015 tarihli ve 2015/14582 E., 2015/20915 K. sayılı kararı ile; “…Davalı işverence kuruma ibraz edilen belgede emeklilik sebebiyle ayrıldığının bildirildiği ve hesaplamanın bu tarihe kadar yapıldığı ve bilirkişi raporunda yer alan net hesaplamalara göre karar verildiği anlaşılmakla bozma ilamının 2 ve 4 nolu bentlerine karşı verilen direnme kararı yerindedir. Ancak 2 yıl 2 ay süreyle her hafta 9 saat fazla çalışma hayatın olağan akışına aykırı olup, bu yönde indirim yapılmaksızın karar verilmesi hatalıdır. Fazla çalışma ücretinden indirim yapılmaması yönünde verilen direnme kararı yerinde olmayıp, bu yönden temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun geçici ek ikinci maddesi uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine 08.06.2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi…” gerekçesiyle dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece tanık anlatımları ve davalı tarafça ileri sürülen zamanaşımı def’i dikkate alınmak suretiyle davacının 2 yıl 2 ay süre ile haftada dokuz saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesap edilen miktarda karineye dayalı indirim yapılmaksızın fazla çalışma ücreti alacağının hüküm alınmasının hatalı olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre fazla çalışma ücreti alacağına makul oranda karineye dayalı indirim uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
13. Direnme kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 08.06.2015 tarihli ve 2015/14582 E., 2015/20915 K. sayılı kararı ile davalı işverenin Sosyal Güvenlik Kurumuna ibraz ettiği belgeyle davacının emeklilik sebebiyle işten ayrıldığını bildirdiği ve hesaplamanın da bildirilen tarihe göre yapıldığı, ayrıca kararda bilirkişi raporu ile belirlenen net miktarların esas alındığı anlaşıldığından bozma ilamının kıdem tazminatının reddinin gerektiğini belirten iki numaralı bendi ile hükümde belirtilen miktarların net mi brüt mü olduğunun açıkça ifade edilmemesinin hatalı olduğunu belirten dört numaralı bendine karşı verilen direnme kararının yerinde olduğu ancak davacının 2 yıl 2 ay süre ile her hafta dokuz saat fazla çalışma yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olmadığından hesap edilen miktardan karineye dayalı indirim yapılmamasının hatalı olması nedeniyle direnme kararının yerinde olmadığı gerekçesiyle bu yönden temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verildiği anlaşılmakla Özel Dairece verilen gönderme kararının usulüne uygun olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
14. 6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na (6100 sayılı Kanun/HMK) eklenen geçici 3. madde gereğince uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 429. maddesinde herhangi bir istisna getirilmeden, direnme kararının temyiz edilmesi hâlinde temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
15. Ancak 02.07.2012 tarihinde kabul edilip 05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un 40. maddesi gereğince 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununa (5521 sayılı Kanun) eklenen geçici 2. maddesi ile bu hükme bir istisna getirilmiş, Bölge Adliye Mahkemelerinin 5235 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete"de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtay"ın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi hâlinde dava dosyasının, önce kararı veren daireye gönderileceği, direnme kararlarının daireler tarafından öncelikle inceleneceği, kararı veren dairenin, direnmeyi yerinde görmesi hâlinde kararı düzelteceği; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ileteceği düzenlenmiştir.
16. Bununla birlikte 25.10.2017 tarihli ve 30221 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 12.10.2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 10. maddesi ile 5521 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış ise de, 6100 sayılı Kanuna 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun"un 45. maddesiyle eklenen geçici 4. maddesi ile;
" (1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay hukuk daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.
(2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.
(3) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan ve 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici 2 nci maddesi uyarınca ilgili daire tarafından incelenen dosyalar, kararına direnilen daireye yeniden gönderilmez.
(4) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
17. Somut olayda; mahkeme tarafından kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline ilişkin verilen kararın, Özel Dairece davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra davacı tarafın kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği, hükmedilen fazla çalışma ücreti alacağından makul oranda indirim yapılmamasının hatalı olduğu ve hüküm altına alınan miktarların net mi brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağı gerekçeleriyle bozulması üzerine mahkemece direnme kararı verilmiştir.
18. Direnme kararını öncelikle inceleyen Özel Daire gönderme kararında, bozma kararının kıdem tazminatının reddinin gerektiğini belirten iki numaralı bendi ile hüküm altına alınan miktarların net mi brüt mü olduğunun hükümde açıkça ifade edilmemesinin hatalı olduğunu belirten dört numaralı bendine karşı verilen direnme kararının yerinde olduğu belirtilmiş ise de, bu hususta bir karar verilmeden dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmıştır.
19. Bu durumda yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler dikkate alınarak, Özel Dairece yerinde olduğu belirtilen kıdem tazminatına ve mahkeme tarafından hüküm altına alınan miktarların net mi brüt mü olduğunun açıkça ifade edilmesi konusuna ilişkin direnme kararının yerinde olup olmadığı ile ilgili bir karar verilmek üzere dosyanın bozma kararını veren daireye gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
20. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Özel Dairenin gönderme kararındaki bozma ilamının kıdem tazminatının reddinin gerektiğini belirten iki numaralı bendi ile alacakların net mi brüt mü olduğunun hükümde açıkça ifade edilmemesinin hatalı olduğunu belirten dört numaralı bendi ile ilgili direnme kararının yerinde olduğuna ilişkin gerekçesinin eksik işlemi tamamlama niteliğinde olduğu, Özel Dairece bozma kararının üç numaralı bendi yönünden verilen direnme kararının temyiz incelemesi için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği, bu nedenle fazla çalışma ücreti alacağına makul oranda karineye dayalı indirim yapılmasının gerekip gerekmediğine ilişkin uyuşmazlığın da tartışılması gerektiği bu sebeple ön sorun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
21. O hâlde dosya bozma kararını veren daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Kıdem tazminatı ve mahkeme tarafından hüküm altına alınan miktarların net mi brüt mü olduğunun hükümde açıkça ifade edilmesi konusu ile ilgili direnme hükmü yönünden bir karar verilmek üzere dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.09.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
1. Uyuşmazlık, yerel mahkemenin Özel Dairenin bozma kararına karşı direnmesi üzerine, Özel Dairenin gönderme kararında direnme nedenlerinden bir kısmını yerinde bulması, ancak bir kısım bozma nedenine karşı direnmenin yerinde bulunmaması nedeni ile verdiği gönderme kararının usule uygun olup olmadığı ve bu durumun ön sorun olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. Çoğunluk görüşü ile direnmenin yerinde bulunan bozma nedenleri yönünden Özel Dairenin gönderme kararının 6100 sayılı HMK’nın geçici 4/4 maddesi uyarınca “Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmüne aykırı olduğu, hükme göre düzelterek onaması gerektiği, gönderme kararında yerinde bulunmasının yeterli olmadığı ve anılan usul kuralına aykırı olduğu gerekçesi ile ön sorun kabul edilerek Özel Dairenin yerinde bulmadığı direnme nedeni incelenmeden dosya Özel Daireye gönderilmiştir.
3. Çoğunluk görüşüne, gönderme kararının da bir nihai karar olması, gönderme kararından direnilen ve Özel Dairece yerinde bulunmayan nedenin sınırlandırılması ve Hukuk Genel Kurulunun sadece önüne gelen neden yönünden inceleme yetkisinin bulunması ve usul ekonomisi açısından katılınmamıştır.
4. 6100 sayılı HMK’nın geçici 4. maddesinde açıkça, “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay hukuk daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararlarının, kararına direnilen daireye gönderileceği, Dairenin, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceleyeceği ve yerinde görürse kararını düzelteceği; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göndereceği” belirtilmiştir.
5. Özel Daire, ilk derece mahkemesinin ilk kararını, kıdem tazminatına hak kazanma, fazla mesai ücret alacağından indirim yapılmaması ve hüküm altına alınan alacakların net mi brüt mü olduğunun belirtilmemesi nedenleri ile bozmuştur.
6. Yerel mahkemece bozmaya karşı direnilmesi üzerine ise direnmeyi 6100 sayılı HMK 4. maddesi uyarınca inceleyen Özel Daire gönderme kararında, açıkça kıdem tazminatına hak kazanma ve hüküm altına alınan alacakların net olarak belirtildiği gerekçesi ile iki nedenden direnmeyi yerinde bulmuş, ancak fazla mesaiden indirim yapılmaması yönünden direnmeyi yerinde bulmayarak bu neden yönünden incelenmesi için dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göndermiştir.
7. Özel Dairenin gönderme kararı direnmenin yerinde bulunmadığı “fazla mesai ücret alacağından indirim yapılmaması” bozma nedeni yönündedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun inceleme görev ve yetkisi gönderme kararında gösterilen ve yerinde bulunmayan nedenle sınırlıdır. Özel Daire açıkça gönderme kararında diğer nedenler yönünden direnmeyi yerinde bulmuştur. Anılan kararda eksiklik var ise Hukuk Genel Kurulunun direnmeye konu uyuşmazlığı çözdükten sonra, Özel Daireye tamamlaması için göndermesi usul ekonomisine daha uygun olacaktır. Zira emsal uygulamamızda yerel mahkemenin bazı bozma nedenlerine uyup, bazılarına direnmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulu öncelikle direnilen uyuşmazlıkları inceledikten sonra uyulan kısımlar yönünden inceleme yapmak üzere Özel Daireye gönderme kararı vermektedir. Direnmenin yerinde bulunan nedenler yönünden kararın usule aykırı olduğu gerekçesi ile ön sorun yaratılarak dosyanın tekrar gönderilmesi yargılamanın uzamasına ve dolayısı ile usul ekonomisine aykırı olacaktır.
8. Açıklanan gerekçeler ile Sayın çoğunluğun ön sorun olduğu yönündeki gerekçesine katılınmamıştır.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.