21. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/22401 Karar No: 2008/6405 Karar Tarihi: 22.4.2008
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/22401 Esas 2008/6405 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2007/22401 E. , 2008/6405 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Karabük İş Mahkemesi Tarih : 14.6.2007 No : 356/67
Davacı murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi olan davacıların maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir. Bu tür davalarda, tazminat miktarı, işçinin rapor tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise, 60 yaşa kadar yıllık olarak % 10 artırılıp % 10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşından sonrada bakiye ömrü kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yönteme başvurulmadan, her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Kuşkusuz, açıklanan tazminatın hesaplanması yönteminde, işçinin yaşlılık aylığı almaya veya işçinin yaşı ve oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranına göre ileride çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanması üstün olasılık içinde bulunması durumunda da zarar hesabında pasif dönemin hesaba dahil edilmesi gerekir. İş kazası sonucu malul kalan işçinin aynı işinde çalışmaya devam etse dahi diğer işçilerden daha fazla çaba harcayacağı asıldır. 60 yaşından sonra elde edeceği yaşlılık aylığını da diğer işçilerden daha fazla çaba harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam edecek olan maluliyeti nedeniyle zarara uğramadığı düşünülemez. Kaldı ki, sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığında meslek hastalığı ve iş kazası kolundan alınan primlerin hiçbir etkisi bulunmamakta tamamen uzun vadedeki sigorta kollarından ödenen primler sonucu aylık bağlanmaktadır. Bu nedenlerle pasif döneminde zarar hesabına dahil edilmesi ve zararlarının tesbitinde 60 yaşın ikmaline kadar tüm yıl asgari ücretle çalışıp gelir elde edeceği, 60 yaştan sonra bakiye ömrüne kadar (pasif dönemde), asgari ücret esas alınarak yapılması gerekir. Mahkemenin davacıların zarar hesabında pasif döneminde hesaba dahil edileceğine ilişkin kabulü yerindedir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda davacıların murisinin ölüm tarihindeki kıdeme esas giydirilmiş ücretinin esas alındığı ve bununda asgari ücretin 4,006 katı olduğu anlaşılmaktadır. Halbuki sigortalının sendikalı olup olmadığı araştırılarak sendikalı ise işyerinde kaza tarihinde geçerli toplu iş sözleşmesi getirtilerek sözleşmedeki ücretin esas alınması gerekirdi. Çünkü hesap bilirkişisi her ne kadar ölüm tarihinde kıdeme esas giydirilmiş ücreti esas almışsa da; ondan sonraki dönem asgari ücretin 4,006 katı oranında artırım yaparak davacılar zararlarını hesaplamıştır. Hal böyle olunca hesap raporunun hükme dayanak alınacak nitelikte olduğundan söz edilemez. Yapılacak iş; sigortalının sendikalı olup olmadığını araştırmak, sendikalı ise işyerinde kaza tarihinde geçerli toplu iş sözleşmesini ve raporun hazırlanacağının tarihe kadarki toplu iş sözleşmelerini getirtmek, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler nazara alınarak yukarda açıklanan esaslara göre bilirkişiye zarar hesabı yaptırılarak sonucuna göre karar vermektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.