21. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/21368 Karar No: 2008/6355 Karar Tarihi: 22.04.2008
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/21368 Esas 2008/6355 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2007/21368 E. , 2008/6355 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Sinop Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Tarih : 10.4.2007 No : 480-119
Davacı murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı ile dahili davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacıların murisi K.G. olay günü sevk ve idaresindeki işverene ait ... plakalı araçla görevli olarak Sinop ilinden Samsun ili istikametine seyir halinde iken ,karşı yönden gelen A. Ü. yönetimindeki ....plakalı araçla çarpışması ile meydana gelen kaza sonucu öldüğü ve karara esas 29.11.2002 tarihli kusur raporunda üçüncü kişi A.Ü.’e % 100 kusur verildiği işveren davalının ise kusurunun bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık olayın 3. kişinin kusurundan kaynaklanması halinde sigortalının zararından davalı işverenin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İşyerinde meydana gelen iş kazaları nedeniyle işverenin hukuki sorumluluğunun niteliği Yargıtay"ın önceki kararlarında da benimsediği görüşe göre, kusura dayanmaktadır. İsviçre ve Türk Hukuk Sisteminde özel bir düzenleme söz konusu olmadıkça asıl olan kusur sorumluluğudur. İşverenin kusurlu eylemi ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı yoksa, işverenin sorumluluğundan söz edilemez. Kusur sorumluluğunda 3 halde illiyet bağı kesilebilir. Bunlar, mücbir neden, zarar görenin kusuru ve 3. kişinin kusurudur. Öğretide illiyet bağını kesen nedenlerin bütün sorumluluk halleri için geçerli olduğu vurgulanmaktadır. Kusurlu olmadığı halde işvereni, meydana gelen zarardan sorumlu tutmak adalet ve hakkaniyet duygularını incitir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.3.1987 tarih ve 1986/9 – 722 Esas, 203 karar sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Başka bir anlatımla kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle zarar arasındaki uygun neden-sonuç bağının işçinin ya da üçüncü kişinin tam kusuru ile kesilmemiş olması da zorunludur. Somut olayda, üçüncü kişi durumunda olan dava dışı A.Ü.’in kusurlu olduğu açık-seçiktir. Hal böyle olunca, zararlandırıcı sigorta olayı üçüncü kişinin kusurlu davranışı sonucu oluştuğuna ve işverenin kusuru bulunmadığına göre, nedensellik bağının kesildiğinden, davalı işverenin sorumluluğuna gidilemeyeceği ortadadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların öteki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,22.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.