11. Hukuk Dairesi 2016/4710 E. , 2016/6742 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/12/2015 tarih ve 2015/818-2015/861 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.06.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ... Grubu yöneticileri tarafından yatırılan paranın istendiği an geri ödeneceği ve yüksek oranlarda faiz verileceği vaadinde bulunulması üzerine müvekkilinden “... ... Şirketi Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesi” ibareli bir belge karşılığında 30.030 DM tahsil edildiğini, müvekkilinin ödediği parayı geri almak istediğinde ise ödeneceği sözü verilmesine rağmen paranın ödenmediğini, davalıların yasalara aykırı şekilde müvekkilinden para tahsil ettiklerini ve bu faaliyetlerini geçerli bir hisse senedi satımı yapılmış gibi göstermeye çalıştıklarını, müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkiline hisse senedi teslim edilmediğini, şirket defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını ve gerçeği yansıtmadığını, davalı ...’ın da davalı şirket ile birlikte müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin yatırdığı para karşılığı kendisine verilen vaatlerin yerine getirilmemesi nedeniyle davalıların sebepsiz olarak zenginleştiklerini ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirketle kurulmuş geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ile kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne ve müvekkilinden tahsil edilen 30.030 DM karşılığı (15.354,10 Euro) 29.865,26 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu olayda hisse bedelinin davalı şirkete değil dava dışı şahısa ödenmesi ve davalı şirketin kasasına yapılan bir ödeme olmaması olgusu gözetildiğinde bu durumun davalıya ait mizan kaydında görülmemesinin doğal olduğu, davalı tarafından kullanılan hileli davranışlarla davacının yanılgıya düşürüldüğü yönünde herhangi bir delil elde edilemediği, müterafik kusur durumunun bulunmadığı, davacı tarafça davalıya ödünç para verildiğinin de kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacı ile taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, bedel istemine yönelik yapılan talebin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamıdışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tesbiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının "... ... A.Ş. Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesi" başlıklı belgeye istinaden hisseyi dava dışı üçüncü kişilerden devraldığı, bedelin davalı şirkete ait mizan kaydında görünmemesinin doğal olduğu, davalılar tarafından kullanılan hilelerle davacının yanılgıya düşürüldüğü yönünde herhangi bir delil elde edilemediği gerekçesiyle, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, bedel istemine ilişkin talebin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Ancak, Dairemizden geçen diğer emsal dosyalardan da anlaşılacağı üzere ... Grubu"na dahil bazı şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla yukarıda belirtilen belgeler gibi belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kulllanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri böylelikle haksız fiilde bulundukları anlaşılmaktadır. Nitekim uyulan bozma ilamımızda da sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, olayın haksız fiil olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş olup davalı şirketin unvanını taşıyan belgede hisse devraldığının belirtilmesi ve bu bedelin miktarı konusunda davalı tarafın bir itirazının da bulunmaması karşısında davalıların ödenen bedelden sorumlu olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, bedel istemine ilişkin talebin reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin bütün, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davalılardan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.