Davacı, Kurum işleminin iptaliyle, Mart 2002 tarihinde Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin tesbitiyle, prim borcunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılardan SGK vekilinin vekaletnamede yetkisi bulunmaksızın, Kurumca"da izin verilmeksizin temyizden vazgeçmesi, Mahkemenin de bu hususları dikkate almaksızın temyizden vazgeçmeyi uygun görerek karar vermesi doğru görülmediğinden davalı Kurum yönünden de temyiz incelemesi yapılarak davalı SGK vekilinin tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacı, Mart/2002 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalılığının sona erdiğinin tesbiti ile 12.544,00YTL prim borcunun iptalini talep etmiştir.
Mahkeme, davacının Bağ-Kur sigortalılığının 2002 yılından sonrada devam ettiği gerekçesi ile istemin reddine karar vermiştir.
Davacının, 10.5.1979 tarihinde lokantacılık işinden Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, lokantacılık faaliyetine ilişkin vergi kaydının 19.6.1998, oda kaydının 26.3.2007, sicil kaydının da 17.4.2002 tarihinde sona erdiği, davacının kurucu ortak olarak yer aldığı Ö.M.-P. Anonim Şirketinin 30.6.1994-5.3.2002 tarihleri arasında oda kaydının mevcut olduğu, vergi kaydının 18.6.2004 tarihine kadar devam ettiği, şirketin Ticaret sicil Memurluğundaki kaydının ise 7.9.2005 tarihinde silindiği, Kurumun davacıyı lokantacılık işine ilişkin kayıtlarını dikkate alarak önce 10.5.1979-20.4.1982, 22.2.1985-20.4.1985 ve 14.3.1986-17.4.2002 tarihleri arasında sigortalı olarak kabul ettiği, ancak sonradan Kuruma intikal eden Öz Mes-Pa A.Ş."ne ait kayıtlar itibariyle, kaydının silindiği 7.9.2005 tarihine kadar sigortalı olarak kabul ederek 17.4.2002-7.9.2005 tarihleri arasındaki süreye ilişkin 12.543.06 YTL."lik prim borcunun ödenmesini 27.2.2006 tarihli yazı ile davacıdan talep ettiği, son defa 30.4.2002 tarihinde prim ödemesi bulunan bu tarihten sonra prim ödemeyen davacının 19.4.2002-31.5.2002 tarihleri arasında 42 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu 1.6.2002 tarihinden 20.5.2005 tarihine kadar isteğe bağlı sigortalılığının olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
Sosyal Güvenlik Sistemimizde de çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup çakışan sigortalılık olarak adlandırılan bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Kurumuna tabi olması durumu, gerek yasalarda yer alan düzenlemelerle, gereksiz Yargıtay İçtihatları ile isteğe bağlı sigortalılıkla zorunlu sigortalılığın çakışması halinde zorunlu sigortalılığa, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde önceden başlayıp devam eden zorunlu sigortalılığa değer verilerek çözüme kavuşturulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel kurulu"nun 2005/21-389-430 ve 2001/21-627-659 sayılı kararlarında da bu hususlar özellikle belirtilmiştir. 1479 sayılı Yasa"nın 24. ve 25. maddeleri ve önceden başlayan sigortalılığın asıl sigortalılık olduğu ilkesine göre Mahkemece Kurulan hüküm doğru olmakla birlikte 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın Ek. 19. maddesinde bu Kanun veya 2926 sayılı Kuruma göre kayıt ve tescili yapıldığı halde beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ait prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinden ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığın durdurulacağı, prim sonucuna ait olduğu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacaklarının takip edilmeyeceği, Kurum alacakları arasında da yer verilmeyeceği belirtildiğinden, en son 30.4.2002 tarihinde prim ödemesi bulunan ve yapılan tebligata karşılık prim ödemesinde bulunmayıp dava açarak prim borcunun iptalini isteyen davacı hakkında anılan Yasa maddesinin uygulanması gerektiği ortadadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2006/21-363/466 ve 206/21-485-483 sayılı kararları da bu yöndedir.
Yapılacak iş, davacının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin borcu bulunup bulunmadığını tespit etmek ve çıkacak sonuca göre 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu yoksa şimdiki gibi karar vermek, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu varsa talep gözetilerek primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu dikkate alınarak sigortalılığı durdurmak ve bu tarihten itibaren prim borcunu iptal etmekt, 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılığa değer vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönün de tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.